Öncelikle belirtmek isterim ki yazdıklarımda ırkçılık = milletçilik değildir. Bu, bence dünyada da öyle değil. Millet daha çok kökeni daha az bakılarak Milletin ta kendisidir. Irkçılık ise tam anlamıyla simyacılıktır. Cahillik ve boş iştir kısaca. Ben Atatürk Millîyetçisi biriyim. Irkçı değilim, ırkçılığı da hastalık olarak görürüm. Kullanacağım milliyetçilik kelimesi de bu kavramda kullanacağımı öncelikle belirtmek isterim.
Aslında, kendiniz de demişsiniz, milliyetçilik daha önce de uygulanan bir kavramdı. Mevali politikası bir yana, Hz. Musa olayları ve İbranilerde de aslında bu durum vardı. Ayrıca Fatimiler de vardı.
Ama bahsettiğimiz zamanlarda aslında devlet, insanlık için çok daha yeni idi. Biz devletle tanışalı daha 5 bin yıl olmadı ki bunun daha 300 yılında bilgi düzenli bir şekilde aktarılıyor. Alanım gereği aldığım ders vardı, Bilim, Teknoloji ve Sosyal değişme. Orda öğrendik ki aslında hiç bir şey bi anda muhteşem veya inanılmaz haline gelmiyor. Yavaş yavaş, herkes bir katman koyarak devasa yapılar hatta fikirler yapıyoruz. Mimar Sinan bile, yaptıklarını, Romalılardan ilham alarak ve üstüne bir şeylerer koyarak yapıyor. Ustalık eserinin ilhamı Ayasofya Klisesi.
Yani neden mevali politikasında değil de Fransız İhtilalinde ulus devleti ve ulus fikri çıktı dersen, bence devlet ve insan belkide orda da bir evrim geçirdi... Yani Fransızlar, Mimar Sinan misali, yüzlerce yıldır var olan bir şeye farklı baktılar ve üstüne bir tık koyarak gerçekleştirdiler... Tabi bunda kıtlık, kötü yönetim ve Skolastik Düşünce'nin Avrupada çıkması ve yine orada yıkılmasının da etkisi büyüktür tabi. Unutmayalım. Toplumlar bir nehir gibidir. Devamlı olarak ilerler ve kendi yolunu bulurlar. Siz bunu zayıf noktada tutmaya kalkarsanız ve bunu gerilimi hükümet veya yönetim olarak fazla zorlarsanız eninde sonunda sizin yapınızı yıkar. Ve size müsade ettiğini fazlasıyla alır. Belki de bu yüzdendir ki her hükümetin bir sonu vardır. Tıpkı her devletin olduğu gibi...
Aslında, istisna var mıdır bilmiyorum ama Milliyetçilik, isyanlar ve iç karışıklıkların temel nedeni ekonomik bozukluklardır. Bu yüzlerce yıl önce de aynı idi.
Aslında Fransız Devriminden önce de ufak çaplı Milliyetçilikler vardı. Buna en güzel örnek, Müslümanın yahudiye veya başka gayrimüslime kız vermemesiydi. Bu durum aslında biraz fanatik olan bütün inanlarda ve dinlerde de görebilirsiniz. Ki aslında bu bile bir milliyetçiliktir. Ancak Fransız İhtilalinde, yönetime kalkmış bir isyan var. Bu isyanın nedeni de aslında halkın ekonomik durumunun kötü iken, yemek bulamazken sarayın şatafatlı hayatıdır.
Ve bu isyan bastırılamaz hale gelir. Yıllarca sürer ve kan gövdeyi götürür. Ancak diğer isyanlara göre farklı bir sonuç çıkar. Bu sefer darbeyi yapan asker değil halktır. İktidara son veren başka bir devlet veya başka bir aile olmamış, bunu halk yapmıştır.
En önemli fark da aslında burda başlar. Ve zaten 19. Yy başlarındaki (İngiltere ve Hollanda hariç) dünyadaki ekonomik kriz ve orantısız gelir dağılımı da iyice dünyadaki ortamı ısındırmıştır. Haline bu durumda ufacık bir kıtlık yaşanması artık, sömürülen ile kapital arasında alacak bir canım kaldı. Onu mu alacaksın isyanına döner.
Dönemin şartlarına bakılırsa aslında daha önce de dediğim gibi milliyetçilik zaten vardır. Dönemin kaynaklarna bakarsanız, istisnalar olsa da Rum mahalleleri, Türk mahalleleri, ermeni köyleri, yahudi sokakları aslında vardır. Hatta Süryani köyleri, şii köyleri, sünni köyleri bile olduğu bilinmektedir. Ekonomi iyiken bu kopukluklar arasında sorun yoktur zaten. Ne zaman ekonomi daralır, o zaman kavanozdaki karıncalar misali kargaşa başlar. Herkes birbirini suçlar. Fransız Devriminde ortaya çıkan olay aslında şu oldu. Devrimi,halk da yapabilir. Ama bu durum nasıl olduysa herkes kendi devletini kurabilire döndü.
Ve bazı başarılı isyanlar ve kalkışmalar da bunu körükledi. Haliyle bugünkü ulus devletleri ortaya çıktı diyecem ama hâla da her ekonomik krizde ve hemen her devlette, ya ufak etnik gruplar ya da mezhepsel gruplarına suç atılıp ortalık kızıştırılır. O yüzden başlangıcı bilinir mi bilmem ama asla bitmeyecek bir şeydir milliyetçilik. Günümüzde siyasilerin "biz bir nane yedik ve beceremedik ekonomiyi düzeltemedik" diyemedikleri için, şu grup bize zarar veriyor veya Biz çalışıyoruz onlar yiyor gibi ufacık bir ateş bile aslında söndürelemeyecek küresel bir yangının nedeni olabiliyor....