Github'daki sorularınıza da baktım ancak hepsini burada cevaplayamam saatler alır. Fakat bunları ayrı birer soru olarak paylaşırsanız ben de vakit buldukça katılım sağlamaya çalışırım. Hepsine toplu cevap vermeye çalışırsam aşırı uzun makale gibi olacak (daha önce çok yaptım 😂 2-3 kişi dışında pek okuyan da olmuyor o yüzden kısa tuttum cevabı)
Küresel çapta yaşanan büyük felaketler ve yaygın savaşlar, toplumsal bilişsel sermayemizi ve teknolojinin gidişatını etkileyen, hayli çetrefilli, adeta diyalektik bir süreci tetikliyor. Bu tür dışsal şoklar, kaynakların belli alanlara aşırı yoğunlaşması ve keskin bir seçilim baskısı ortamında, örneğin havacılık-uzay veya kriptografi gibi spesifik teknolojik paradigmaları "zorunluluktan doğan inovasyonla" hızla ileri taşısa da, bu durum, tesadüfi keşiflere dayalı, "mavi gökyüzü" diye tabir edilen temel araştırmaların yeşereceği koşullarda daha geniş bir zeminde serpilebilecek genel bilimsel episteme için mutlak bir kazanım sayılmaz.
Eş zamanlı olarak, bu olaylar kitlesel kayıplar ve travmalar yoluyla ciddi bir "beşeri sermaye erozyonuna" veya "beyin göçüne" neden olabilir; bu da potansiyel olarak toplumsal akıcı zekâda bir düşüşe yol açabilir veya "Flynn etkisini" yavaşlatabilir. Sonrasında yeniden yapılanan kurumsal düzen ise, çoğu zaman "iyatrojenik yolsuzluk" (yani, düzeltme çabalarının daha beter sorunlar doğurması) ve sistemik entropi ile boğuşabilir; bu da uzun vadede hem bilişsel yetkinliğin kalıcı şekilde filizlenmesini hem de teknolojinin etkin yayılımını sekteye uğratır. Yani çatışmalar bazı alanlar için bir "icat fırını" işlevi görse bnile bu genellikle bütüncül teknobilimsel ve toplumsal bilişsel ilerlemeden ödün verilmesiyle mümkün olur.
Ekstra olarak linkteki şu soruya yanıt vermek istiyorum (6. alt başlık, c):
Yöntemler (Savaşa Gerek Yok, Akıl Var, Mantık Var):
Devlet Baba Ar-Ge'ye Keseyi Açacak: Üniversitelere, araştırma enstitülerine, "alın size para, gidin insanlık için bir şeyler bulun" diyecek.
, elbette, kim karşı çıkabilir ki? Okullardan pırıl pırıl beyinler fışkıracak, o 'icat çıkarma' merakı öyle bir coşacak ki... Tabii, bu 'icatların' Newton'un kafasına düşen elma misali dünyevi mi olacağı, yoksa müfredatımızda bilime ve eleştirel düşünceye 'nazikçe' yer açılırken, aslan payını alan o pek derin, pek faydalı, 'öbür dünya için en iyi arsa nasıl kapatılır?' türünden konulara mı yöneleceği, işte bu da ayrı bir merak. Sonuçta her 'icat' da bilime hizmet etmek zorunda değil; belki de yedi kat semaya en hızlı nasıl Wi-Fi şifresi yollanır, bunun formülünü bulmak da bir 'icat' sayılır, değil mi?
Yenilikçilik ve Merak Kültürü: "Acaba şöyle yapsak ne olur?" diyenlere destek olunacak, risk almaktan korkulmayacak.
Kamu-Özel Sektör El Ele: Devlet, üniversite, sanayici bir araya gelip "hadi şu teoriyi hayata geçirelim" diyecek.
Uluslararası İşbirliği: "Bilginin milliyeti olmaz" diyerek, dünyanın dört bir yanından bilim insanları birlikte çalışacak.
Özel Sektöre Teşvik: "Sen de Ar-Ge yap, bak vergi indirimi var" denecek.
"Barış İçin Büyük Hedefler": "Hadi iklim değişikliğini durduralım, kansere çare bulalım, Mars'a koloni kuralım!" gibi büyük, heyecan verici hedefler konulacak. Bu da savaş gibi bir odaklanma ve motivasyon sağlar ama amacı yapıcıdır. Ha Mars'a koloni işine çok girmeyeceğim 😂
Akademik Özgürlük ve Açık Fikir Tartışması: Bilim insanları "acaba patron ne der?" diye düşünmeden özgürce araştırma yapabilecek.
Araştırma Altyapısına Yatırım: Modern laboratuvarlar, süper bilgisayarlar, "bilgi okyanusu" gibi veri tabanları...
Başarılı Ülkeler:
Almanya: Mühendislikte bir numara, uygulamalı araştırmada usta.
Güney Kore: "Düne kadar neydik, bugün ne olduk" dedirten bir teknoloji devi. Eğitime ve Ar-Ge'ye yatırımın gücü.
Japonya: Robotların, elektronik eşyaların anavatanı.
İsviçre: Kişi başına düşen Ar-Ge harcaması tavan yapmış, ilaçta, saatte, çikolatada (tamam o teknoloji değil ama olsun) bir dünya markası.
İskandinav Ülkeleri (İsveç, Finlandiya vs.): Hem refah seviyeleri yüksek hem de teknolojide öncüler. "Yeşil enerji", "akıllı şehirler" onlardan sorulur.
İsrail: "Silikon Vadisi"nin Ortadoğu şubesi. Tabii günümüzdeki soykırım hareketine girmeyeceğim...
Amerika Birleşik Devletleri: Hem devasa kamu ve özel sektör Ar-Ge yatırımlarıyla hem de "garajdan çıkan milyar dolarlık şirketler" efsanesiyle hala bir dev.
Çin: "Ben de varım!" diyerek Ar-Ge'ye devasa paralar yatırıyor, yapay zekadan telekomünikasyona her alanda atağa kalkıyor.