Mitolojiler ile başlayan insanlığın inanç serüveni muhtemelen ilk başlarda doğada korktuğu şeyleri tanrılaştırarak başladı. Sonrasında yaşam biçimleri üzerindeki etkisi arttıkça bu doğa mitlerini insan biçimci tanrılara çevirdiler. Tabi ki inanç sistemleri geliştikçe toplumları bir arada tutan İskandinavya kültüründe gördüğümüz gibi Pagan inancına dönüştü. Pagan inancı toplu yapılan ritueller geliştirdi. Zamanla adaklar arayıp tanrılarından beklenti içine girdiler. Tabi her toplum İskandinavya kültüründe olduğu gibi tanrılar yerine tek bir mutlak tanrı arayışına girdi. Yahudilik, Hristiyanlık ve Müslümanlık gibi dinler oluştu. Bu yeni inanç sistemleri Tanrının sözlerini içeren kitaplar oluşturmaya başladılar. Devletler eskiden çok güçlü bir yasa sistemine sahip olmadığı için yasaların temeline dinsel ögelere bağladılar. Ki insanlar korksun ve toplum düzenine aykırı hareket ettiklerinde hem bu dünyada hemde hayal ettikleri öteki dünyada bir bedel ödeyeceği korkusu ile düzeni korudular. Yeri geldi bu dinlerin Haçlı Ordusu gibi orduları oluştu. Din adına savaştılar birbirlerini öldürdüler ve bu savaşlarda ölenlere şehitlik ünvanı verip bu yolda savaşmalarına teşvik ettiler. Günümüz toplumlarında dinlerin kurallarının yerini güçlü otoriter devletler kurallar koyup yasalarla destekleyip suç işleyenlere maddi manevi cezalar vererek din ve toplum ilişkisini ayırdılar. Din ve devlette birbirinden ayrıldı ve Laik toplumlar gelişti. Halen insanların anlam arayışlarında dinler toplumların temelini oluştursada eskisi kadar güçlü inanç sistemleri bulunmuyor. Gelişen teknolojiler, sağlık sistemleri ve bilimin ışığıyla artık eski dünyada değiliz. Umarım yeterli bir cevap olmuştur. Sevgiler.