İnsanlar fala inanırlar çünkü belirsizlik insan zihni için en dayanılmaz şeylerden biridir. Ve fal tam da bu boşluğu doldurur. Bilinmeyeni “bilinir” gibi yapar. Rastlantıyı “sebep-sonuç” gibi sunar.
İnsan Beyni Neden Fal Üretir?
İnsan beyni, evrimsel olarak anlam arama ve örüntü bulma üzerine kurulmuştur. Bu, hayatta kalmak için şarttı.
Çalılıkta bir kıpırtı mı var? Belki rüzgardır... ama ya aslan ise?
Hangi otları yedikten sonra insanlar hastalandı?
Güneş tutulması yoksa tanrıların öfkesi mi?
Bu refleks, bugünkü halimizde de sürüyor. Beynimiz anlam boşluğuna tahammül edemiyor. O yüzden “tesadüf” yerine “kader” arıyoruz. O yüzden rastgele kartlar çekip içini okuyoruz.
Fal ve Sahte Örüntüler bilimsel bir bilgi sunmaz. Ama psikolojik bir işlevi vardı. Kaygıyı azaltır kontrol hissi verir. Evrimsel açıdan geleceği öngördüğünü sanmak belirsizlik karşısında psikolojik avantaj sağlar. Kontrol ilüzyonu bireyin stresini azaltır bu da hayatta kalma şansını artırabilir. Fal = Sahte ama işlevsel bir güvenlik örtüsü.
Sosyolojik ve Tarihsel Motivasyonlar Fal Neden Yaratıldı?
Tarım toplumları hava durumunu önceden bilmek zorundaydı ve falcılık ilk kez burada sistemleşti. Krallar, komutanlar, savaş öncesi falcılara danışırdı fal meşrulaştırma aracı oldu. Bireyler, aşk, ölüm, başarı gibi bilinmezliklerde yön aradı fal, karar destek sistemi haline geldi. Yani fal hem bireysel hem toplumsal ihtiyaçları karşılayan bir “psikolojik teknoloji”ye dönüştü.
Peki Fal Neden Hâlâ Çalışıyormuş Gibi Geliyor?
a) Barnum Etkisi
İnsanlar kendilerine söylenen genel ve muğlak ifadeleri kolayca kendilerine özelmiş gibi algılar.
“Sen zaman zaman duygularını içine atan birisin.”
Bu cümle %90 insan için geçerli ama herkes “Beni nasıl bildi ya!” der.
b) Onaylama Yanlılığı (Confirmation Bias)
Falın doğru çıktığını hatırlarız, yanlış çıktığını unuturuz.
c) Kendini Gerçekleştiren Kehanet
Bir şey olacağına inanırsan, davranışlarını buna göre değiştirirsin ve gerçekten olur.
Ama bu falın doğru olduğu değil senin inancının ve değişiminin sonucudur.
Felsefi Düzeyde fal anlam açlığına verilmiş ilkel bir cevaptır. İnsan, evrende yapayalnız. Her şey kaotik belirsiz ve ölüm kaçınılmaz. Bu durumda insan ya bilimle yüzleşir ya da anlam icat eder. Fal, evrenin kayıtsızlığına karşı insan zihninin yarattığı bir sığınılmış yalandır.
Ama şu da doğrudur bazen insanlar yalanlara gerçeği bilmekten daha çok ihtiyaç duyar. Çünkü gerçek çoğu zaman fazlasıyla sessizdir ve sessizlik korkutucudur.