Tabi ki hayır…
İnsan aslında hiçbir zaman başkalarının istediklerini yapmaz. Ne yaparsa yapsın hep istediğidir. Ancak kültürel kodlarımız bazen evrimsel kodlarımızı gölgesinde bıraktığından öyle bir yanılsama yaşarız.
İnsan özünde bencil bir varlıktır. Bu genetik bir dayatmadır. Hayatta kal ve soyunu sürdür, üre içerikli olan…
Ancak doğa bunu, bizlerin yapısal olarak , diğer canlılara nazaran ve görece zayıf oluşu nedeni ile (kartal gibi pençe ve kanat, aslan gibi diş, ayı gibi cüsse ve kürk, yılan gibi zehir, pire gibi küçük vb.) biz olmak şeklinde toplumsallık olarak dayatır. Yani bir birine muhtaç ya da tek başına hayatta kalamama şeklinde.
Bunca bencil oluşumuza rağmen yaşamın çoğu ve temel alanında bizcil oluşumuzun nedeni bu.
İşte bu neden doğrudan her şeyi istediğimiz için ve dolaylı olarak da yine bizim istediğimiz için fakat başkalarının istekleriymiş gibi bir yanılsama ( hile, üçkağıt , zorunluluk yahut adına ne dersek diyelim) ile hep bir şeyler yaparız.
Bu aslında zorunlu olanın kavranıp gönüllü olarak kabulünden başka bir şey değildir. O da şudur: Ben önemliyim fakat ben salt ben ile var olamaz. “Biz”e muhtacım.” Biz” ise bir bedeli gerektirir. Biz gibi davranmam ve ben dışında var olana da ihtimam (önem ve öncelik) göstermem çıkarımadır.
Aslında olan hep budur. Başkaları için yaptığımız her şeyin arkasında bu “beni besleyecek biz” beklentisi vardır. Kötü bir şey de değildir.
Sağlaması kolaydır: Başkaları için sanıp yaptığımız bir şeye sürekli neden sorusunu sorduğumuzda ve her seferinde çıkacak cevaba aynı soruyu yönelttiğimizde, neden içerikli sorumuzun anlamsızlaştığı an öncesi son cevap doğru cevaptır.
Neden, neden, neden, neden,neden… Ne ve kim için yaparsak yapalım son sorunun son cevabı bize gelecektir. Bu kimi zaman doğrudan maddi bir menfaat kimi zaman dolaylı bir çıkar kimi zaman ise sadece düşünsel yahut duygusal bir tatminden ibaret olsa da…
Bu o kadar olağan ki; zorunluluğu kavramış her bireyin iradi, kavramamış olanın ise genetik dayatma altında ve evrimsel süreçlerin öğreticiliğinde kendiliğinden yaptığı şeydir.
Bu konuda kendini eğitip zorunluluğu kavrayıp gönüllülüğe evirenler , toplumun bir bütün olarak gelişimine iradi olarak katkı sağlar iken , genetik dayatma sonucu evrimsel süreçlerin baskısı ile ve bilmeden bunu yapanlar ise bazen gel gitler yaşayabilmektedir. Bunların ağırlıklı olduğu toplumlar da öyle gel gitlere fazlasıyla maruz kalabilmektedir.
Zorunluluğu kavramak ve gönüllü yapmak nedir; Acıktığımızda yemek yeme, uykumuz geldiğinde uyumak, çişimiz geldiğinde tuvalete gitmek vb. …Hiç birini zorla yapmayız ancak yapmak zorundayız. Bir yapmayalım da görelim. Zorunlu olan zorunluluğunu koruyarak süreklileştiğinde organizma otomatikman bunu gönüllü defterine kaydeder:
Acıktığımızda zevkle bize yemek yedirten, uykumuz geldiğinde yatağa götüren, çişimiz geldiğinde tuvalete yönelten ve her sonrası bize huzur veren şey bu sıradanlaşmış kavramadır. Başkalarının istediklerini ( dışardan reddettiğimiz bir dayatma olmaksızın ve fakat içimizden gelen bir dayatmaya tabi olarak) yapmak aynı şeydir.
Kaynaklar
- Sinan Canan. (2022). İfa (İnsanın Fabrika Ayarları 1,2,3). Yayınevi: Tuti Kitap. sf: 552.