İlk primatlar yaklaşık 50–55 milyon yıl önce Afrika ve Avrasya’da ortaya çıkmıştır. Buna karşın Amerika kıtasında bilinen en eski primat fosilleri bu tarihten daha gençtir. Bu durum, kıtalar arasında bilinen bir kara bağlantısı bulunmadığı bir dönemde Yeni Dünya maymunlarının (Platyrrhini) Amerika kıtasına nasıl ulaştıkları sorusunu gündeme getirmiştir. Günümüzde bu soruya verilen en güçlü ve bilimsel olarak en tutarlı yanıt, Afrika kökenli trans-Atlantik dispersal (doğal sal taşınımı) hipotezidir.
Bu hipoteze göre, Afrika kıtasında Oligosen döneminde yaşayan erken antropoid primatlar, büyük nehir taşkınları ve tropikal fırtınalar sonucunda okyanusa sürüklenen doğal bitki kütleleri üzerinde Atlantik Okyanusu’nu aşarak Güney Amerika’ya ulaşmıştır. O dönemde Afrika ile Güney Amerika arasındaki mesafe günümüze kıyasla daha kısaydı ve okyanus akıntıları doğudan batıya doğru ilerliyordu. Bu koşullar, küçük vücutlu memelilerin haftalar sürebilecek bir yolculuğu biyolojik olarak tolere edebilmesini mümkün kılmıştır.
Bu açıklamanın yalnızca primatlara özgü bir varsayım olmadığı, Güney Amerika kemirgenlerinin kökeniyle açık biçimde gösterilmektedir. Kapibara, kobay ve chinchilla gibi kemirgen gruplarının atalarının Afrika kökenli olduğu hem fosil kayıtları hem de moleküler verilerle kanıtlanmıştır. Kemirgenlerin Atlantik’i aşarak Güney Amerika’ya ulaştığı bilimsel olarak kabul edildiği için, benzer ekolojik özelliklere sahip erken Yeni Dünya maymunlarının da aynı dispersal yolunu izlemiş olması makul görülmektedir (Bond et al., 2015).
Fosil kayıtları bu görüşü güçlü biçimde desteklemektedir. Güney Amerika’da bulunan en eski Yeni Dünya maymunu fosillerinden biri olan Branisella boliviana, yaklaşık 26 milyon yıl öncesine tarihlenmektedir. Bu türün diş ve çene morfolojisi, Afrika Oligosen antropoidleriyle dikkat çekici benzerlikler göstermektedir. Özellikle premolar sayısı ve çiğneme yüzeyleri, platyrrhinelerin Güney Amerika’da bağımsız olarak evrimleşmediğini, Afrika kökenli bir soyun devamı olduğunu ortaya koymaktadır (Bond et al., 2015).
Genetik çalışmalar da bu tabloyla uyumludur. Moleküler saat analizleri, Yeni Dünya maymunları ile Eski Dünya maymunları ve insansılar (Catarrhini) arasındaki ayrımın yaklaşık 35–40 milyon yıl önce gerçekleştiğini göstermektedir. Bu ayrışma tarihinin, Güney Amerika’nın Afrika’dan çoktan ayrılmış olduğu bir döneme denk gelmesi, platyrrhinelerin Amerika’ya deniz aşırı bir yolculukla ulaşmış olması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. Ayrıca genetik veriler, platyrrhine çeşitlenmesinin Amerika’ya ulaşımdan sonra gerçekleştiğini ve tek bir erken kolonizasyonu izleyen adaptif radyasyonla bugünkü çeşitliliğin oluştuğunu göstermektedir (Perelman et al., 2011).
Buna karşılık, geçmişte öne sürülen Kuzey Amerika üzerinden geçiş hipotezi günümüzde büyük ölçüde terk edilmiştir. Bu modele göre primatlar Asya’dan Kuzey Amerika’ya, oradan da Güney Amerika’ya yayılmıştır. Ancak Kuzey Amerika’da Oligosen veya Erken Miyosen dönemine tarihlenen hiçbir antropoid primat fosili bulunmamıştır. Kuzey Amerika fosil kayıtlarında yer alan adapiform ve omomyid gibi erken primat benzeri formlar, gerçek maymunlar değildir ve platyrrhinelerle doğrudan ata–torun ilişkisi içinde değildir. Moleküler veriler de Platyrrhini’nin Asya kökenli primatlarla değil, Afrika antropoidleriyle daha yakın akraba olduğunu göstermektedir (Kay et al., 2008).
Yeni Dünya maymunlarının Amerika kıtası içindeki yayılımı ise görece daha iyi belgelenmiştir. Panama’da bulunan yaklaşık 21 milyon yıllık primat fosilleri, platyrrhinelerin Güney Amerika’dan Orta Amerika’ya, Panama Kıstağı tamamen oluşmadan önce ulaştığını göstermektedir. Bu durum, ada zincirleri veya geçici kara bağlantıları aracılığıyla kademeli bir kuzey yönlü yayılımın mümkün olduğunu ortaya koymaktadır. Ancak Yeni Dünya maymunları, Kuzey Amerika’nın daha serin ve mevsimsel iklimlerine uyum sağlayamamış ve günümüzde doğal yayılımları Meksika’nın güneyi ile sınırlı kalmıştır (Bloch et al., 2016).
Sonuç olarak, paleontolojik, moleküler ve biyocoğrafik veriler birlikte değerlendirildiğinde, Yeni Dünya maymunlarının Afrika kökenli antropoid primatlardan türediği ve Atlantik Okyanusu’nu doğal sal taşınımı yoluyla aşarak Güney Amerika’ya ulaştığı görüşü bilimsel olarak en güçlü açıklama olarak kabul edilmektedir. Bu olay, memeli evriminde nadir görülen ancak derin evrimsel sonuçlar doğuran dispersal örneklerinden biri olarak değerlendirilmekte ve primat evriminin biyocoğrafik karmaşıklığını açık biçimde ortaya koymaktadır.