Ben de ortaokul ve lise dönemlerimde bu soruyu kendime çok sık sorardım. Şunu bil ki, zamanla merak ettiğin soruların cevaplarını araştırmak, öğrenmek ve ardından yeni sorularla karşılaşmak, belki doğrudan bir işe yaramasa bile insana kendine duyduğu saygıyı artırıyor. Ama çoğu zaman gerçekten işe de yarıyor. Şu anda sorduğun her soru, tıpkı bir ağacın gövdesinden çıkan dallar gibi. Zamanla bu dallar da yeni dallara ayrılacak ve ne kadar çok dalın olursa o kadar fazla meyve vereceksin, ne kadar çok meyven olursa hayata o kadar geniş bir perspektiften bakabileceksin.
Merak, zamanla yerini endişeye bırakıyor. Şu an 23 yaşında bir birey olarak, o dönemlerde yaşadığım endişelerin kişiliğime, kültürüme ve hayatıma nasıl etki ettiğini daha net görebiliyorum. Şunu unutma: Endişelendiğin her konuda aslında kendini geliştiriyorsun. Çünkü endişe etmek, o alanda gelişmenin ilk adımıdır. Bu yüzden endişe duymak, kişisel gelişim açısından son derece değerli bir şey.
Ancak dikkat etmen gereken en önemli nokta, bu endişelerin özgüvenini zedelemesine izin vermemek. O zamanlara dair hatırladığım diğer bir şey de ne kadar özgüvensiz hissettiğimdi. Şimdi geriye dönüp baktığımda, bu özgüven eksikliklerinin aslında ne kadar yersiz olduğunu fark ediyorum.
Kendine “Ben bir şekilde hallederim” demeye başla; çünkü gerçekten halledeceksin. İçindeki merakı asla kaybetmemen dileğiyle. ^^