Tamamen Makineleşmediğimiz Sürece Hayır!
Evrim, tek bir "en"'i kabul eder: Uyumlu...
Evrim, doğal ve kültürel olarak ayrı kategorilerde değerlendirilse de, aslında bu iki parçanın bütünüdür.
Bugünkü bilim ve teknolojinin, özellikle genetik, tıp ve yaşam standartları açısından yarattığı iyileştirmeye bakarak, sanki evrime aykırı bir durum varmış gibi değerlendirirsek söylediğimiz doğru olur. Yani doğrudan müdahalemiz ile ve evrimin doğal akışına rağmen üstün bir ırk yaratmış oluruz.
Ancak binlerce yıl öncesinden de, en ilkel hali ile, atalarımızın kullandığı basit teknolojinin, tohumun keşfinin, yerleşik hayata geçişin ve hatta çok daha geriye giderek, ateşin ehlileştirilmesinin de, hayvanların evcilleştirilmesinin de aslında o günün koşulları itibarı ile bugüne kıyasla çok daha büyük bir devrim niteliğinde olduğunu fark ettiğimizde varacağımız sonuç, zaten evrimin bunların toplamı olduğudur. Dolayısı ile hali hazırda var olanların zaten toplamda en iyi uyumu sağlayan "üstün ırklar" olduğunu fark ederiz.
Kastımız; Hitler'in "Aryan Irkı" benzeri bir çalışma ise; evet, kısa süreliğine "üstün" bir ırk yaratmak mümkün. Ancak bu ırkın nefesi, yaratıldığı andan itibaren ikinci bir kuşağa bile yetmeyebilir.
Kanımca iki nedeni vardır.
İlki: Her bir genetik yapı, en geleneksel halk tabiri ile bile en az yedi göbek geriye gider ve üstün ırk çabamız muhtemeldir ki bir fiyaskoyla sonuçlanır.
İkincisi: Doğa ve evrim öyle işlemez. Üstün ırkın yaratıldığı koşullar doğanın ve evrimsel süreçlerin o günkü koşullarıdır. O günkü koşullarda, doğaya ve evrimsel süreçlere muazzam bir uyum sağlayanların, çok daha basit bir değişimin basit bir anında sahip oldukları üstünlüklerinin kendileri için bir yok oluşa vesile olması kuvvetle muhtemeldir. 300 milyon yıl boyunca dünyaya hükmeden dinozorlara olan da budur. Biz daha bismillah, bütün külliyatımız 300 bin yıl...Tamamen "Makineleşme"diğimiz sürece öyle...