İradidir!
Tüm dinler; çıkış kökenleri itibarı ile her ne kadar çağının koşullarına bir isyan, reddediş ve alternatif olsa da, zamanla ayrıştırıcı bir aparata dönüşmeye ne yazık ki direnemeyip araçsallaşıp ilk çıkış paradigmasından rahatlıkla uzaklaştırılabiliyor.
Bunun türlü türlü nedenleri var. Fakat en önemlisi ve muhtemeldir ki yegane olanı, inancın başatlığında bilme eylemine mesafeli duruşlarıdır. Böyle olunca da, bilmenin; kendilerinin reddine varabileceği endişesi ile reddi üzerinden, gelişmeye kapalı olmakta ve bir müddet sonra gericileşip gericiliği bir aparat olarak kullanmaya talip olanın en kullanışlı aparatı olabilmekte ve ilk çıkış temelli özünü yitirebilmektedir.
Takdir edersiniz ki bir coğrafyada bu en kullanışlı aparata dönüşen ve esasında “kalpsiz dünyanın kalbi” ( marx) olarak tanımlanan dinlerin ve salık verdiği inancın yegane kullanıcıları da erk sahipleri ve erk sahipleri de genellikle devlet denen baskı aygıtının efendileri olunca, dinler de, işaret ettiği inanç da ne yazık ki tekellerinin birer aracı ve sürdürücüsü haline gelebiliyor.
Haliyle de her tekel son ve tek sözü söyleyendir çıkarımından, dini ve inancı tekeline alan da bu alanda yegane söz söyleyici sıfatı ile din ve inancı, iktidarının devamlılığının ve güvencesinin kolaylaştırıcı birer unsuruna el çabukluğu ile dönüştürüveriyor.
İlk çağlarda ruhban sınıfı şamanlar eli ile, Ortaçağda kilise ve engizisyon eli ile, yakın çağda ve coğrafyamızda aynı mantalite ve aynı zemin üzerinden halifelik, şeyhülislamlık ve dokunulmazlık zırhı ile, günümüzde ise ve yine yakın coğrafyamızda teokratik monarşiler eli ile bu devam ediyor…
Hepsinin de ortak hedefi aynı: Korkut, ikna et, uyut, biat ettir veya hiçbir şey yapamazsan bile yapay bir evren yarat ki en azından tarafsız kıl…
Ancak türümüz isyankardır ve her ne kadar her şeye ve bir yere kadar amenna dese de ve gerektiğinde tüm dinlerin ortaya çıkış hikayesine de dayanarak ve bir öncekinin isyankar reddedişi üzerinden yeni bir din inşa etmek zorunda kalsa bile; evrenin devinimi ile koşut bir aklı ikame eder ve eskiyene “buraya kadar” der…
Genetiğimize güvenmek lazım. Ne de olsa sayısız sınavı, hilesiz ve torpilsiz, hakkıyla geçmiş ki bu günlere gelebilmiş. Sevgiyle…