Her şey normal. Ama Tokyo'nun yaklaşık 150 km açığında, Japonya Çukuru'nda, Pasifik levhası "yeter artık!" diyerek Avrasya levhasının altına doğru muazzam bir enerjiyle dalıyor.
Deprem oluyor. Yerin onlarca kilometre altında, büyüklüğünde bir enerji boşalımı başladı. Bu, Hiroşima'ya atılan atom bombasının yaklaşık 600 milyon katı bir enerji demek. İki tür dalga yarışa başladı: Hızlı ve görece zararsız olan ve yavaş ama tam bir baş belası olan .
BEEP! Japonya Meteoroloji Ajansı'nın (JMA) okyanus tabanına yerleştirdiği S-net sensör ağının en doğudaki birkaç tanesi aynı anda sarsılıyor. Sensörler veriyi ışık hızında merkeze yolluyor. Ah, bir ... Günün en sevdiğim sismik olayı!
Veri JMA'nın merkezine ulaştı. Süper bilgisayarlar saniyeden daha kısa sürede durumu analiz ediyor:
Japonya'daki TÜM telefonlar o meşhur sesle çalmaya başlar. Televizyon yayınları kesilir: Kinkyū Jishin Sokuhō - "Acil Deprem Uyarısı!" Trenler otomatik fren yapar, fabrikalar durur, asansörler en yakın kata yönelir. 10 saniyelik geri sayımınız başladı.
İşte o an. Tokyo'daki siz, oturduğunuz yerde hafifçe yukarı doğru itildiğinizi hissediyorsunuz. Bu, depremin "geliyorum" diyen, pek de nazik olmayan ön gösterimi. Uyarıyı alanlar için bu his, "başlıyoruz" sinyalidir.
18 saniye doldu. o masum itme hissi, anında gezegensel bir öfkeye dönüşüyor. Yer, artık altınızda bir zemin değil, azgın bir okyanus. Gökdelenler birer metronom gibi sallanırken, uyarı sayesinde kendini korumaya alan milyonlarca kişi, hayatlarının en korkunç sarsıntısını, en azından hazırlıklı bir şekilde karşılıyor.