Hocanız tarihsel olayları birbirine karıştırmış gibi gözüküyor: Darwin'in, nihayetinde Türlerin Kökeni ile sonuçlanacak Beagle yolculuğuna, Trinity College'da yaratılışa inanan hocalarının teşviğiyle çıkıyor. Söylenene göre, yakın geçmişte Cuvier sayesinde keşfedilen "yok olmuş türler" kavramı yaratılışı tehdit etmeye başlıyor ve hocaları Darwin'in bu yolculukta elde edeceği bulgularla yaratılışı ispatlayabileceğini umuyor. Tabii o zamanlar evrim-yaratılış tartışması yok daha ortada (dedesi Erasmus Darwin ve Lamarck gibi isimler buna yönelik fikirler geliştiriyor olsalar da). Dolayısıyla amaç, yaratılış inancını sağlamlaştırmak.
Darwin'in bu konuda çok güçlü bir motivasyonu olup olmadığı pek net değil. O dönemler görece inançlı biri (zaten rahip olma amacıyla okuyor ama o dönemde "doğa teolojisi" bilimin önemli parçalarından biri) ama hocalarına göre daha kuşkucu ve dini daha az önemsiyor. Yine de "yaratılışı ispatlayan adam" olma fikri onu motive etmiş olabilir.
Tabii sonuç hüsran oluyor. Yolculuk boyunca gördüğü her şey, türlerin kademeli doğasına işaret ediyor. Aynı zamanda doğanın ne kadar ölümcül, insanın ne kadar vahşi olduğuna da kendi gözleriyle tekrar tekrar tanıklık ediyor. Jeolojinin türleri değiştirebildiğini görüyor. Biyocoğrafyanın türlerin değişimi hakkında bilgi verdiğini görüyor. Nihayetinde Evrim Teorisi doğuyor - ki bugün bu teorinin doğru olduğundan eminiz.