Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Yeni Soru Sor
Paylaşım Yap
Sorulara Dön
Kaan Pehlivan Pehlivan
Üye 12 Haziran 2023 3 Cevap
4

Çift yarık deneyinde elektronlar nasıl fırlatılıyor (nasıl toplanıyor bir araya) yoksa çift yarık deneyi bir düşünce deneyi mi?

830 görüntülenme
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
3 Cevap
Yasin Kayalar
Yasin Kayalar
183K UP
Bilim ve felsefe okuru 12 Haziran 2023

Kauntum fiziginde elektronların hem dalga hem de parçacık formunda olabildiği deneysel olarak kanıtlanmıştır. Bu fizikte son derece sıradışı ve beklenmedik bir durum olmuştur. Dolayısıyla çift yarık deneyi düşünce deneyi değildir. Kim bunu sıradan/normal görüyorsa henüz konuya dair yeterli bir yazıt okuduğu ve bakış açısı elde ettiği söylenemez. Kuantum fiziğinin sıradışı bir çok özelliği (kuantum tünelleme, dolanıklık, dalga parçacık ikiliği, kuantum gecikmeli seçim deneyleri yoluyla gelecekte parçacıkla yapılan etkileşimin parçacık geçmişini etkilediği) deneysel olarak ortaya konulmuş fenomenlerdir. Bazı kişilerin bu sıradışı ve sağduyuya (mantık ve tutarlılık beklentisine aykırı) aykırı durumları kendi felsefi alt yapısı nedeniyle basitleştirdiği veya sıradan görme eğilimini taşıdığına şahit olmak mümkün olsa da bu durum bu fenomenlerin sıradışı olma özelliğini ortadan kaldırmaz. Çünkü yaşadığımız makro dünyaya göre tüm bu fenomenler hiç kimsenin beklediği özellikler değildir.

0
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Gökhan Polat
Gökhan Polat
175K UP
Bilim ve felsefe sevdalısı 12 Haziran 2023

Merhaba

Bunu çok özet geçerek ve basite indirgeyerek anlatacağım çift yarık deneyinin bize verdiği asıl cevap ışığın hem dalga hem parçacık olarak haraket etmesi

Simdi karşında 2 tane yarık düşün bunlara demir bilyeler fırlatıyorsun duvara düşen izdüşüm düşündüğün gibi 2 düz çizgi oluyor o yarıklara bu sefer su dalgası gönderiyorsun girişim deseni(işte dalgaların tepelerinin tepeleriyle çukurlarının çukurları ile etkileşimden çıkan desen girişim desenidir) girişim deseni oluyor

Tüm Reklamları Kapat

Bu sefer yarıklardan elektron fırlatmaya karar veriyoruz ilk başta demir bilyeler gibi fırlatıyoruz beklediğimiz ise çift düz çizgi ancak duvardaki izdüşüm girişim deseni oluyor ve bu da elektronların kendileri ile etkileşime girerek dalga gibi davrandığı anlamına geliyor, hangi elektronun hangi yarıktan geçtiğini gözlemlemek için bir gözlemci mesela kamera veya dedektör yerleştiriyoruz

Deneyin patlak verdiği yer de burası istediğimizi elde ediyoruz yani hangi elektronlar hangi yarıktan geçmiş bunu gözlemleyebiliyoruz fakat bu sefer de duvarda oluşan izdüşüm çift düz çizgi oluyor.

Yani elektronlar bir ölçüm yapıldığında bir gözlemci olduğunda bilyeler gibi davranırken ölçüm yapmadığımızda kendisiyle etkileşime girerek dalga gibi davranıyordu

Bu deneyin sonucuna ilişkin 5 den fazla yorum var ben 2 tanesini seçtim, kopenhang yorumu bohr ve öğrencisi tarafından kopenhang ilçesinde yapılan yorum bu yorum ise bu sonucu dalga fonksiyonunun çökmesi ile açıklar

Tüm Reklamları Kapat

Mwi yani türkçesi ile çoklu dünya teorem yorumu ise bu deneyin sonucunu dalga fonksiyonunun determinist olması ile açıklar.

Gelelim elektronu nasıl fırlattığımıza biz asıl olarak fırlattığımız şey elektron hüzmesi yani ışın demeti, Genel olarak, çok sayıda elektrondan oluşan bir ışın demeti oluştururuz ve ardından yoğunluğu, dedektörlerimize yalnızca arada bir ulaşana kadar düşürürüz. Bunlar kesinlikle bireysel elektronlardır.

Umarım bu açıklayıcı olmuştur aradığınız cevabın özeti en sondaki yazdığım paragrafta mevcuttur, iyi günler.

Bu cevap, soru sahibi tarafından en iyi cevap seçilmiştir. Ancak bu, cevabın doğru olduğunu garanti etmez.
5
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yusuf Güzel
Yusuf Güzel
73K UP
bu konu hakkında makaleler okudum 12 Haziran 2023

Kuantum mekaniği, klasik fizik teorolerinin sıkıcı formüllerinden hoşlanmayanlara öngörülemez gizem dolu yeni dünyalar sunuyor. Fizik derslerinden hoşlanmayanların bile ilgisini çeken bu teoriyi klasik fizikçi gözüyle inceleyelim.

Işığın dalga mı yoksa parçacık mı olduğu sorusu bilim dünyasını sürekli meşgul etmiştir ve hâlâ bir ölçüde devam etmektedir. Max Planck ışığın Kuanta adını verdiği parçacıklardan oluştuğu teorisini ortaya atmasıyla bir Kuantum teorisi süreci başlamış oldu. Kuantum Teorisi hakkında herkes bir şeyler biliyordur mutlaka. İsteyen arkadaşlar aşağıdaki "kuantum mekaniği ve çift yarık deneyi" videosu linkini tık'layarak konuyla ilgili türkçe olarak ta hazırlanıp servis edilmiş çizgi film video görüntülerini seyredebilirler.

Işık parçacığı kuanta'ların yani bugünkü adıyla foton'ların hem parçacık hem de elektromanyetik dalga özellikleri olduğu bir çok deneyle ve uygulamayla ıspatlanmış durumda. Ancak elektronun ve atomun da foton gibi aynı davranışa sahip olup olmadığı anlaşılmaya çalışılmış ve bu amaçla 1801 yılında Thomas Young tarafından çift yarık deneyi gerçekleştirilmiştir.

Tüm Reklamları Kapat

Çift yarık deneyinde elektronlar, bir elektron tabancasıyla, üzerinde çift yarık bulunan bir platforma doğru fırlatılmakta ve bu yarıklardan geçen elektronların karşı duvarda iki çizgi değil de bir dalga spektrum formu oluşturacak şekilde izler meydana getirdiği gözlenmektedir.

Deneyin ikinci aşamasında bu çift yarığın bulunduğu duvarın önüne hesapta bir "gözlemci" konulunca, elektronlar bunu "anlamakta" !!! ve hepsi karşı duvarda bu iki yarığa karşılık gelen iki bant oluşturacak şekilde izler meydana getirmektedirler.

Ne gizemli değil mi?

Hâlbuki elektronların bu davranışları çok olağan bir durumu değil midir. Yani, bu anlatılanlar yanlış değildir, doğrudur ve esasen tam da böyle olması gerekmez mi?

Tüm Reklamları Kapat

Birincisi; çok özel bir durum oluşturulmadıkça Dünyanın istisnasız her noktasında elektromanyetik, ses veya su gibi bir takım dalga formları hareket halindedir. En sessiz ve ıssız denilen uzay ortamında bile bu mevcuttur.

Siz herhangi bir yere üzerinde çift yarıklı bir platformu koyacak olursanız, atmosferdeki, havadaki veya sudaki zaten mevcut dalga formları, bu duvarın çift yarığından geçerek hemen arkasında iki dalganın oluşturduğu dalga girişimini teşkil ederler.

İkincisi, herkesin bildiği gibi elektron negatif yüklü parçacıktır. Yani çevre etkilerine daha açıktır.

Şimdi eğer siz odadaki çift yarıklı bu panele bir elektron tabancasıyla elektronları fırlatabilseydiniz, bu elektronlar dalga formunda hareket eden havanın üzerinde, havayı oluşturan moleküllerin elektronlarının arasından itilerek, onların gittiği taraflara doğru hareket edeceklerdir. Buna bir de ortamdaki statik yüklerin ve elektromanyetik dalgaların etkilerinin de ilave ederseniz bu sapmanın olmaması mucize olacaktır. Yani, dalga tarzında hareket eden kuvvetlerin yönlendirdiği yerlere doğru gideceklerdir.

İşte bu da zaten rastgele, ama, dalgaların karşı duvarda oluşturduğu dalga spektrum formuna uygun tarzda bir kümelenme oluşturacaktır.

Üçüncüsü, esasen Gaussian dağılımı teorisini ispatlayan Galton Board deneyi, tıpkı elektronlar gibi hep aynı noktadan bırakılan mini topların eşit kareli aralıklarla yerleştirilmiş çivilerin arasından geçerek alttaki hücrelerde dalga formunda bir çan eğrisi oluşturacak şekilde yerleştiklerini göstermektedir. Üstelik buna da "Normal Dağılım" adı verilmektedir.

Eğer Galton Board'da mini topun bırakıldığı kanalın ortasında yer alan çivinin iki yanındaki kanalı çift yarık ve diğer çivileri de çevredeki elektronlar olarak kabul ederseniz sonucun aynı olduğunu yani altta bir dalga girişim modelinin oluştuğunu görürsünüz.

Yani durum çok doğal bir sonuç değil midir? Çifte yarık deneyindeki gözlemci meselesi de bunu doğrular niteliktedir. "Sezgili" elektronların gözlemciyi fark ederek girişim modeli yapmaktan vazgeçmeleri de aşağıda açıklandığı gibi olabilir;

Gözlemci olarak tabii ki bir göz'den yani insandan söz edilemez. Gözlemin yapılabilmesi için bu bölgede bir elektron gözleme kapanı kurulmaktadır. Bu kapan sistemi çift yarıklı panelin arkasında atılan elektronu izlemek amacıyla başka elektronların olaya karışamayacağı "durağan bölge" yaratıyor olmalıdır. Bu bölgede artık dalga formunda bir hareket olamaz. Aksi halde fırlatılan elektronları gözlemek söz konusu olamayacaktır.

İşte bu dalga formunda hareketten ve elektronlardan muaf panelin arkasında elektronlar hangi yarıktan geçmişlerse o yarığın karşısına ok gibi giderek duvara çarparlar. Tabii elektron atışlarında oluşacak doğal titreşimler onları birbirlerine göre biraz farklı noktalara iteceklerdir. Ama bir dalga formu artık görülemez. Zaten her gözlenen elektronun bunu "sezinleyip" girişim formunda iz oluşturmaktan vazgeçmesi de bu sebepten olmalıdır.

Tüm Reklamları Kapat

Buna örnek aslında CRT (Cathode Ray Tube) tip eski televizyonların çevre etkilerden muaf hale getirilmiş cam tüpleri ve bu tüp'ün arkasında yer alan elektron tabancasıdır.

Eğer saptırma bobinlerine bir sinyal yollanmazsa elektron tabancasından çıkan elektronlar ekranın tam ortasında nokta şeklinde ışık oluşturur. Deney buna benzer bir ortamda gerçekleştirilmiş olmalıdır.

Tüm Reklamları Kapat

Kuantum teorisinin iddialarından bir diğeri de, gözlemcinin bulunmadığı deneyde elektron tabancasından bir elektron fırlatılmasına rağmen bazı defalar her iki yarığın karşısında aynı anda iki iz oluşabildiğinin iddia edilmesidir. Yani elektron aynı anda iki yerde birden bulunabilmektedir!!...

Peki ya bu nasıl olabilir diyebilirsiniz. Aslında bunun açıklaması da ortamda bulunan atomların elektronlarından bazılarının hızla hareket eden elektronumuz tarafından statik elektrik tesiriyle koparılmasından kaynaklandığını söyleyebiliriz. Evet bu bildiğimiz statik elektrik oluşumu yani sürtünen malzemelerin birbirlerinin elektronlarını iterek koparma durumdur.

Bulutların birbirleriyle etkileşimi sonucu oluşan şimşekleri ve bulutların yer ile etkileşimi sonucu oluşan yıldırımları, yün kazağımızda ve saçlarımızda oluşan statik elektriği hepimiz anlayabiliyorsak bu da bunun benzeri bir halidir.

Özel bir durum yaratılmadıkça herhangi bir ortamda atom ve molekül olmayan bir boşluk yoktur (N.Ş.A. 22,4 lt. (28,2cm x 28,2cm x 28,2cm) havada 8,431x1024 (8,431 x milyon x milyon x milyon x milyon) adet Azot atomuna ait elektron mevcuttur). Elektron tabancasıyla fırlatılan elektron diğer moleküllerin yanından ve içinden geçerken onlarla hiçbir etkileşimde bulunmaz diyebilecek birisi olamaz zannediyorum.

Tüm Reklamları Kapat

Bu durumlar birer fenomen olarak algılanmakta ve tabii bu tür doğaüstü tuhaf görünen olaylar da ilgi çekmektedir. Sözde Bilim İnsanları da olur olmadık konularda bunları kullanarak insanları yanıltmaktadırlar.

"Kuantumla geleceğiniz değiştirin", "Kuantumla iyileşme", "Kuantumla zayıflayın", "Kuantumla hayatınıza mucizeler çağırın"...... benzeri başlıkları taşıyan kitaplar ve internet siteleri olayı ticari amaca yönelik ciddi şekilde çarpıtmaktadırlar.

"Ne Biliyoruz ki" filminden Dr. Quantum olarak tanıdığımız eski bir kuramsal fizikçi olan Dr Alen Wolf;

-Artık güzel bir hikaye kalmadı, çoğunlukla çok sıkıcılar, Oysa Kuantum çok heyecan verici, herkes "gerçekten öyle mi oluyor" diye soruyor,

-Gerçekten kimse bilmiyor gerçekte ne olduğunu. Yapabileceğimiz tek şey dili kullanmak. "Dil"i ve çeşitli "Kavram"ları kullanıyoruz.

-İnsanlar sözcüklere çok bağlanıyorlar. Diller tamamen benzetimlerden kurulma. Oysa ki her sözcük, yaşanmış bir deneyimi işaret eder. İzafiyet (Görecelik) ve Kuantum fiziği kanunlarından örnekler vererek benzetimler yaptığımda insanlar, "Oooo Tamam! şimdi daha iyi anlıyorum". "Hayatımı anlamak için daha iyi bir benzetime sahibim" diyorlar.

-Yaptığımız şey budur.

-Gözlemci gözleyerek gerçeği değiştirir, "Şey"ler gözlem yapıldığında değişirler ve öngörülemezler. Bunun için Kuantum Fiziği Kuantum Fiziğidir.

- Bu benzetim zihnimizin beynimizin, bedenimizi ve etrafımızdaki herşeyi etkileyebileceği gerçeği ile ilgilidir. Eğer bu size yardımcı olmazsa ne yardımcı olabilir bilemiyorum.

Diyor.

Tüm Reklamları Kapat

Erwin Schrödinger, kuantum seviyesinde dalga fonksiyonunun zamana bağımlı ve zamandan bağımsız denklemlerini ortaya koyarak 1933 yılında Nobel ödülü almış olmasına rağmen, elektronun parçacık özelliğinin yanı sıra dalga fonksiyonu da gösterdiği deneylerde hâlâ net olarak kanıtlanamamıştı. Bu yüzden elektronun dalga fonksiyonunun çökmesine gözlemcinin neden olduğu ileri sürülmüştür. Bu tez Schrödinger ve diğer bilim insanları arasında uzun müddet yazışmalara ve tartışmalara neden olmuş ve bir takım yaklaşımlar ortaya çıkmıştır. Bir ara konu öyle bir hâl almıştır ki kuantum mekaniğinin o dönemde geldiği noktanın absürdlüğünü anlatmak amacıyla Schrödinger bu kez kendi adıyla anılacak ünlü "Schrödinger Kedisi" düşünce deneyini ortaya atmıştır.

Çift yarık deneyinde, gözlemcinin elektronun dalga fonksiyonunu çökertmiş olması, elbette salt gözlediği için değil deneyi yaparken uygulanan metotlar nedeniyle olmalıdır. Yani kuantum seviyesindeki olaylara gözlemci etkisi karıştığında artık atom altı dünyanın doğal akışı kesintiye uğrayıp gözlemcinin oluşturduğu ortam koşullarına göre yeni bir durum meydana çıkmış olabilir veya teorik olarak formülleştirilen "elektronların dalga formundaki davranış özelliği" gerçekte mevcut değildir.

Bunların yerine elektronların gözlendiklerini fark edip farklı davrandıkları ya da "gözlemci seyredince sonuca etki etti" neticesini çıkartmak herhalde pek doğru bir yorum olmayacaktır. Yoksa Cern'de her nano hatta piko saniyesi binlerce sensör, yüzlerce bilim insanı tarafından tamamen gözlem altında bulunan deneylerden nasıl emin olunabilir? Öyle ya, gözlemciler sonuca tesir etmeyecekler midir?

Kaldı ki çift yarık deneyinde elektronların her izlendiğinde tanecik, izlenmediğinde elektromanyetik özellikler gösteriyor olması da ayrı bir tartışma konusudur.

2
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla Cevap Göster
Cevap Ver
Evrim Ağacı Soru & Cevap Platformu, Türkiye'deki bilimseverler tarafından kolektif ve öz denetime dayalı bir şekilde sürdürülen, özgür bir ortamdır. Evrim Ağacı tarafından yayınlanan makalelerin aksine, bu platforma girilen soru ve cevapların içeriği veya gerçek/doğru olup olmadıkları Evrim Ağacı yönetimi tarafından denetlenmemektedir. Evrim Ağacı, bu platformda yayınlanan cevapları herhangi bir şekilde desteklememekte veya doğruluğunu garanti etmemektedir. Doğru olmadığını düşündüğünüz cevapları, size sunulan denetim araçlarıyla işaretleyebilir, daha doğru olan cevapları kaynaklarıyla girebilir ve oylama araçlarıyla platformun daha güvenilir bir ortama evrimleşmesine katkı sağlayabilirsiniz.
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close