Bazen insan vücudu, orkestradaki tüm enstrümanların aynı anda çalmaya çalıştığı bir senfonide olduğu gibi yönetilmesi güç sinir sinyalleriyle karşılaşır. Siz elinizin birini hareket ettirdiğinizde, beyninizin o karmaşık kablo sistemi ufak bir "yansıma" yaparak diğer elinize de emir gönderir. Bu durum tıpkı sahne ışıklarının ayna karşısında çoğalarak başka bir görüntü oluşturması gibi düşünülebilir aslında. Nasıl ki bir kemancı, yayını her zaman istediği hassaslıkta kontrol edemediğinde tüm orkestranın ritmi bozulabiliyorsa, burada da sinirsel ağların mükemmel koordinasyonunda küçük bir karmaşa yaşanabiliyor.
Bu yansıma hareketini anlamak için, sinir sistemi içindeki "çapraz yollar" kavramını gözünüzde canlandırabilirsiniz. Beynimizdeki motor komutlar, kabaca gibi bir denklem üzerinden çeşitli rota ve çarpanlarla vücudumuzun farklı bölgelerine ulaşır. Ancak bazı durumlarda bu denklem, ufak bir hata payıyla (örneğin değerinde) başka bir rotaya da sinyal gönderir ve istenmeyen eşlikçi hareketler ortaya çıkar. Zaman zaman, sanki iki farklı şehir arasında telefon hattı karışmış gibi, "Alo" dediğinizde yanlışlıkla başka bir istasyondan da "Evet, buyurun" yanıtı alırsınız. Burada da beynin "Alo" komutu, istenmeden diğer ele de uğrar.
Tarihte benzer "yansımalı" olaylara dair ilginç anlatılar da vardır. Eskiden askerî talimler sırasında, bir kolunu komuta etmek isteyen ama diğer kolunda da hafif titreşimler gözlenen kişilerin "bu kişi iki elle kılıç kullanmaya yatkın" diye özel eğitimlere tâbi tutulduğu rivayet edilir. Başka bir örnekte, piyano çalarken bazı insanların sağ el hızlandığında sol elde de hafif bir uyum yakalandığı anlatılmıştır. Her ne kadar bu durum bazen günlük hayattaki faaliyetleri zorlaştırsa da çoğu zaman güvenilir bir "farkındalık" ve doğru egzersizlerle kontrol edilebilir hale gelebilir ki siz de dizginlemişsiniz. Tıpkı solfejde her notanın doğru zamanda gelmesi gibi, sinir sistemindeki hatların da doğru eğitilmesiyle bu yansıma azalabilir veya daha iyi yönetilebilir.
Eğer bu durum zaman içinde sizi rahatsız eden, ağrıya ya da işlev kaybına neden olan bir hâl alırsa, bu konuda uzmanlaşmış kişilerin yaptığı değerlendirmeler ile ayrıntılı bir yol haritası çıkarılabilir. Önemli olan bu "ayna efektini" kendi hayatınıza göre yorumlayıp sizi yoracak aşamaya gelmeden farkına varmak ve gerekli iyileştirme veya egzersiz programlarını uygulamaktır.
Kısaca Congenital Mirror Movement Disorder (CMM) deniyor bu duruma. Milyonda bir görülen bir durum hatta daha da az.[1] DCC ya da RAD51 genleriyle genellikle bağlantılı oluyor. Yani genetik bir hastalık. Genellikle otozomal dominant bir kalıtım paternine sahip, yani mutasyona uğramış bir gen kopyasına sahip olmak bu duruma neden olabilir. Ancak bu geni taşıyan herkesin semptom göstermediğini unutmamak gerekiyor. Bu da değişken ifade edilebilirlik olarak bilinir. Bazı durumlarda ailede hiçbir geçmişi olmayan bireylerde, de novo mutasyonlar (yani ebeveynlerden miras alınmayan yeni genetik değişiklikler) nedeniyle bu bozukluk da pek tabii gelişebiliyor.
Kaynaklar
- A. Méneret, et al. (2020). Congenital Mirror Movements. GeneReviews® [Internet]. | Arşiv Bağlantısı