Merhaba dostum, öncelikle kaybın için geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Anlattığın durumun aynısını ben de şu an yaşıyorum. 2,5 senelik sevgilimden ayrıldım. Eskiden hep günaydın, iyi geceler derdik, günümüzü konuşurduk. Fakat zamanla ilgisi ve isteği azaldı, bende bitirdim. Bu da başka ayrılık ve kayıpların arasında yaşadım bunu ve boşlukta hissediyorum. Ama bu durumda bunu yaşamam, değil yaşamam normal bir şey çünkü insan doğası gereği değişime ve uyaranlara tepki verir. Üzüntü, hasret, özlem vs. gibi duygular da yine bu negatif değişimi iyiye çevirme motivasyonudur. Yani sevgilinden ayrıldığın için özlemen, üzülmen de türünün devamlılığını tehlikeye atan bir durumu düzeltme çabası ve tamamen nörokimyasal tepkimelerden meydana geliyor.
Bu tür bir beyninin verdiği tepki, bağımlılıktan yoksun kalma sürecine benzer. fMRI'ye göre bu tür kişilerin beyinlerinde ödül sistemleri tetiklenir ve bu durum, madde bağımlılarının yoksunluk krizine girmesiyle benzer aktivite paternleri oluşturur. (Eskiden tatlı tatlı konuşup vakit geçirip eğlendiğin zamanlara déjà vu yaşamanı ve anımsamanı düşünebilirsin.)
Sevgilinle geçirdiğin zaman boyunca beynindeki dopamin (ödül ve zevk hormonu) ve oksitosin (bağlanma hormonu) seviyeleri yüksekti. Fakat ayrıldıktan sonra bunun aniden çakılması, senin de belirttiğin başkasıyla olma korkusu gibi anksiyete ve obsesif düşüncelere neden olur. Sabahları kortizol seviyesi daha yüksek olduğundan stres ve obsesif düşünceler daha çok olur. Sabah uyanınca bir şeyle meşgul olmaman ve kafanın boş olması da seni buna itebilir.
İnsan beynindeki bağlanma sistemi, bir şeyle vakit geçirdikçe gelişir ve ani bir ayrılık durumunda beynin alarm durumuna geçer ve seni sevgiline geri döndürmeye çalışır çünkü neslinin devamlılığı tehlikede. Ama ilkel beyin kısmın bilmiyor ki henüz hayatının baharındasın ve önünde upuzun bir yol ve sonsuz seçenek var.
Eski sevgilini başkasıyla düşünürken bu kadar tetiklenmen ve stres yaşaman da evrimsel psikolojide cinsel rekabet ve genetik dışlanma algısını tetikler (erkekler için).
Kadınlarda ise ayrılık durumu, fiziksel birliktelikten çok duygusal bağlılık kaybı strese yol açar.
Bu yüzden eski sevgilinin başkasıyla olma ihtimali zihninde aşırı büyüyen ve kaçınılmaz bir felaket gibi algılanıyor olabilir. Ancak bu sadece beynin "kaybetme korkusu" ve "bağlanma kesilmesi" ile verdiği doğal bir tepkidir.
Bilişsel psikolojiye göre, ayrılık sonrası yaşanan duygusal acının büyük kısmı, otomatik düşünceler ve bilişsel çarpıtmalarla beslenir. Özellikle:
Zihin Okuma Yanılgısı: "Kesin şu an başkasıyla ilgileniyor, ben ise mahvolmuş haldeyim."
Felaketleştirme: "Onu biriyle düşünmek benim için ölüm gibi."
Tek Odak Noktası Yanılgısı: "Hayatımın en büyük kaybı bu, hiçbir şey iyi olmayacak."
Bu tür düşünceler kendini gerçekleştiren kehanetlere dönüşebilir ve acıyı katlayarak devam ettirir. Bilişsel çarpıtmaları fark edip değiştirmek, iyileşme sürecini hızlandırabilir.
Bu yüzden durumu kabullenip olumsuz hisleri fark edip olaya gerçekçi bakmak en iyisi.
Sinirbilime göre, beyin nöroplastisite özelliği sayesinde yeni bağlanma sistemleri ve alışkanlıklar geliştirir. Araştırmalar gösteriyor ki:
İlk 6-8 hafta içinde (yaklaşık 2 ay) beynin eski partnerine verdiği tepkiler azalmaya başlar.
Duygusal yoğunluk 3-6 ay içinde ciddi şekilde azalır, maksimum 8 ay civarı sürer.
Ancak bu süreci hızlandırmak için aktif olarak yeni alışkanlıklar geliştirmek gerekir. Beyin, yeni ödül sistemleri ve rutinler oluşturduğunda eski bağımlılık devreleri zayıflar.
Örneğin yeni bir hobi öğrenmek veya sevdiğin bir şeye yönelmek, ödül sistemini tetikleyeceği için unutmanı hızlandırır. Ya da arkadaşlarınla vakit geçirebilirsin. Hatta kötü hissettiğinde dışarı çıkıp tek başına hava almak bile iyi gelir.
Aynı durumu ben de yaşadığım için çok iyi anlıyorum. Sana tavsiyem dopamin kaynaklarını geliştirecek aktivitelere yönelmen; spor, sanat veya bilim gibi. Sabah aklına takılıyorsa rutinini değiştirebilirsin. Aynı yatakta uyanmak bile ona günaydın mesajı attığın zamanları hatırlatıyor çünkü alışmışsın. Ona kalkınca hafif bir egzersiz yapmak, kortizolunu düşürebilir. Durumu kabullenip beynini yeniden yapılandırmalısın. "Şu an bunları düşünmem, benim içimdeki bağlanma sisteminin verdiği tepki. Gerçekte, bu düşünceler kesin bir gerçeklik değil." gibi telkinler uygulayarak kendini rahatlatabilirsin. Düşüncelerini ve hislerini yazmak ya da paylaşmak hem rahatlatır hem de sadece aklında kalmayıp dışına döktüğün için daha da sağlamlaşır (olayı kabullenip gerçekçi perspektiften bakmaktan bahsediyorum). Biliyorum zor gelebilir ama kendini sevgilinin başkasıyla da olabileceği gerçeğine alıştır çünkü bu her ne kadar kötü hissettirse hayatın normal bir akışı o yüzden durumu değiştirmek yerine verdiğin duygusal tepkiyi azaltmaya bak. Zaman geçtikçe her zaman aynı stresi yaşamayacaksın ve arada olsa da bir şey olmaz diyeceksin zaten.
Özetle:
Şu an hissettiklerin "gerçek" değil, beyninin ayrılık sonrası biyokimyasal tepkisi.
Obsesif düşünceler, serotonin düşüklüğünden kaynaklanıyor ve zamanla azalacak.
Beyin, yeni ödül mekanizmaları oluşturduğunda eski döngüler sona erecek.
Umarım yardımcı olabilmişimdir. İyi akşamlar diliyorum.