Bireyin kendi yaşamını dışarıdan bir gözlemci gibi deneyimlemesi, bedensel eylemlerini sanki otomatik bir pilot tarafından yönetiliyormuşçasına izlemesi durumu, psikolojide "depersonalizasyon" olarak kavramsallaştırılmaktadır. Bu fenomen, gerçeklik algısıyla bireyin kendiliği arasına belirgin bir mesafe girmesi ve duygusal tepkilerin zayıflaması ile karakterizedir. Depersonalizasyon; kişinin kendi benliğine, duygularına veya bedenine karşı bir yabancılaşma hali olarak tanımlanır. Bu durumda birey, kendi hayatının aktif bir katılımcısı olmaktan ziyade pasif bir izleyici konumuna düşer.
Depersonalizasyonun ortaya çıkış nedenleri incelendiğinde, bu durumun sıklıkla zihinsel bir savunma mekanizması olarak işlev gördüğü gözlemlenmektedir. Zihin, başa çıkılması güç yoğun stres, ani panik atakları veya travmatik bir deneyimle karşılaştığında, kendini aşırı duygusal yükten korumak amacıyla bir tür ayrışma (İng: "dissociation") yaşar.