Yaşamın 3/4’ünü yalamakla(tükürdüğünü yalamak) ve şirin görünmekle geçirmek, 1/4’e yani inanca ve çocukluğa neşter saplamaktan farksız. Görünür olmak uğuruna kemiğine değin, tüm benliğini yok sayar hale getirerek işlevsizleştirmek, yine o, “çağın gerekliliklerinin” laneti herhalde.
Gözlem ile onun yorumu arasında geçimsiz bir sınır yoktur; çünkü gözlem dediğimiz şey, verinin değil, veriye anlam yükleyen zihinsel çerçevenin bir ürünüdür.