Türk enerjisi, ancak, planlaşmış, nizamlaşmış, inzibatlaşmış bir çarka takıldığı zaman mucizeler doğurur ve Allah gibi yaratır. Hiçbir tarafı yapılmamış olan bir vatanın bayrağı Kahire'ye dikilmek için havaya giden bu enerji, boş Anadolu'yu zengin ve ümranlı bir vatan yapmak için hiçbir vakit kullanılmadı. Türk, harpte kullanılmış, kıymetlendirilmiş, destanlaştırılmış, sulhta ise bırakılmıştır. ''En iyi çelikten yapılan, demiri et gibi kesen bu kılıç, sulh kılıfının içinde paslandırılmış, tekrar fırsat çıktığı zaman kanda yıkanmış ve ateşte parlatılmıştır.'' Şöyle bağıranlar: - Altın değer ormanlarımız işlemiyor. - Paha biçilmez madenlerimiz toprak altında yatıyor. - Dünya değer mahsullerimiz tekniksizlikten ölüyor. Haksızsınız: Biz, ormanlarımızı, madenlerimizi, mahsullerimizi ve sanayiimizi değil, biz Türk'ümüzü işletmiyoruz
Mustafa Kemal, Büyük harp'e girmek aleyhinde idi: İlim adamı olduğu için
Mustafa Kemal, Kurtuluş Harbi'ni bırakmak fikrinde asla bulunmadı: Vatan adamı olduğu için
işte size bütün kitabın özü: ilim ve vatan adamı olunuz
Kurban Bayramında hatip, Arapça olarak ve makamla, şeriata göre koyunun nasıl yatırılıp kesileceğini anlatıyordu. Sıra arasında bir Arnavut ağlamaya başladı. Yanındaki sordu:
— Ne ağlıyorsun?
— Baksana, neler söylüyor!
Eğer Cemal Paşa birisiyle görüştüğünde burnunu kaşırsa sürgün düşünüyor. Sakalını karıştırırsa affedip etmemeyi düşünüyor. Yalnız bıyık burmasından korkunuz o zaman bu görüşmenin ölüme kadar yolu var.
Yalan, şarkta ayıp değildir.
Şark ahlâkı doğruluğu ve fazileti gayet dar bir ölçüde benimser. Hususî ve şahsî ayıplar ile menfaate dair yolsuzluklara karşı müsamahasızdır. Ancak yalanı ve zulmü ahlâksızlık saymaz.
Osmanlı İmparatorluğu parçalanmıştı. Elde Trakya'dan Erzurum'a kadar uzanan bir Türk Yurdu kalmıştı. Bu durum karşısında yapılacak tek şey şu idi: Her türlü fedakârlıkla bu Türk yurdunu parçalanmaktan kurtarmak! Türk milleti şerefli bir millet olarak ancak bu şartla yaşayabilecekti. Kendinden başka, kendi fedakârlık ve kahramanlığından başka hiçbir dayanağı yoktu. Türk milletinin parolası: Ya hürriyet ya ölüm! olmalı idi.