Deneyim, bir insanın başından geçenler değil,başından geçenlerin bıraktığı izlerdir.
Bilinen de sınır vardır, bilinmeyen de sınır yoktur. İnsan aklı anlaşılmazlığın engin okyanusunda barınacak bir ada sağlar. Her kuşağa düşen görev bu okyanusta adaya biraz daha toprak katarak büyümektir.
Bir sınıf olarak edebiyatçıların bilim ve teknolojiye yaklaşımı, kendilerinden daha az yetenekli olan diğer insanlarınkiyle büyük oranda aynı olmuştur: Edebiyatçılar bilimi, mantıksal olarak tutarlı hipotezlerin operasyonel deneylerle ve soğukkanlı gözlemlerle doğrulanması olarak görmezler. Edebiyatçıların uygulamalı bilimlere olan ilgisiyse genellikle teknolojiyi ilerletmenin sosyal ve psikolojik sonuçlarına yönelik olmuştur; bilimin gerçekte nasıl çalıştığı veya teorileri değil.
Kronik vicdan azabı, tüm ahlakçıların hemfikir olduğu gibi, hiç de istenmeyen bir duygudur. Eğer kötü bir davranışta bulunduysanız, pişmanlık duyun, elinizden geldiği kadar durumu düzeltin ve bir dahaki sefere daha iyi davranmaya bakın. Ne sebeple olursa olsun hatanızın üzerinde kara kara düşünmeyin. Temizlenmenin yolu çamurda yuvarlanmak değildir.
Kronik vicdan azabı, tüm ahlakçıların hemfikir olduğu gibi, hiç de istenmeyen bir duygudur. Eğer kötü bir davranışta bulunduysanız pişmanlık duyun elinizden geldiği kadar durumu düzeltin ve birdahaki sefere daha iyi davranmaya bakın. Ne sebeple olursa olsun hatanızın üzerine kara kara düşünmeyin. Temizlenmenin yolu çamurda yuvarlanmak değildir.
Geçmiş, sabit ve değiştirilemez bir şey değildir. Her gelen kuşak; geçmişin gerçeklerini yeniden keşfeder, değerlerini yeniden saptar, anlamları da mevcut zevkler ve uğraşlar bağlamında yeniden tanımlar.
Ne sebeple olursa olsun hatanızın üzerinde kara kara düşünmeyin. Temizlenmenin yolu çamurda yuvarlanmak değildir.