Merhaba!
Gerçekte iletkenlerde yükü taşıyan parçacıklar elektronlardır ve elektronlar negatif yüklü oldukları için pilin eksi kutbundan çıkarak artı kutbuna doğru hareket ederler. Yani fiziksel anlamda akış yönü eksi kutuptan artı kutbadır. Ancak elektriğin ilk keşfedildiği dönemlerde yüklerin artı ve eksi şeklinde ayrıldığı bilinmiyordu. O dönemin bilim insanları akımın artıdan eksiye aktığını varsayarak tüm hesaplamaları ve tanımları buna göre yaptılar. Daha sonra elektronun keşfi ile bu yönün aslında ters olduğu anlaşıldı fakat devre teorisi ve hesaplama yöntemleri artık bu tanım üzerine oturduğu için değiştirilmedi. Bu nedenle ders kitaplarında ve devre şemalarında akımın artı kutuptan eksi kutba doğru aktığı kabul edilir. Gerçekte elektron akışı ile geleneksel akım yönü zıt olmasına rağmen hesaplamalarda sonuç değişmez çünkü önemli olan devredeki yönü tutarlı şekilde kullanmaktır.
Merhaba!
Telefonların yaygın olmadığı ve mektupların ön planda olduğu dönemlerde; askeri, mali, diplomatik ve sosyal açılardan oldukça önemli bir yere sahipti.
Uzun zaman öncesinde askeri haberler mektup ile göderilir, diplomatik görüşmeler mektuplar ve elçiler ile sağlanır, mali olarak kayıtlar üst yetkililere mektuplarla gönderilir ve sosyal olarak insanlar birbirleri ile mektup ile iletişime geçerdi tüm bunları göz önünde bulundurursak tüm iletişim mektuplar ile sağlanıyordu. Mektup, insanların haberleşme, duygu ve düşüncelerini aktarma, uzak mesafelerdeki yakınlarıyla bağ kurma açısından en temel araç olmuştur. Mektup, yazılı iletişim yoluyla kalıcılık sağlamış, insanlar sadece bilgi değil aynı zamanda duygu ve kültürel değerlerini de aktarma imkanı bulmuştur. Aynı zamanda resmi kurumlar, devletler ve tüccarlar için de güvenilir bir iletişim yöntemi olmuş, toplumların sosyal, kültürel ve ekonomik ilişkilerinin gelişmesine katkı sağlamıştır.
Merhaba!
Bilimin ilerlemesi eminiz ki birçok sorumluluğumuzun ortadan kalkması demektir. Örnek vermek gerekirse; çamaşır makineleri, bulaşık makineleri; bilgisayarlar, yapay zekalar, hesap makineleri ve birçok daha sayamayacağım buluşlar, bizlerin sorumluluklarını azaltmaktadır hatta yaşantımızı daha kolay ve yaşanabilir kılmaktadır.
Mekaniğin gelişmesi, mimarlık ve inşaat mühendisliği alanlarında yaşantımız için daha kaliteli yapılar ortaya koyabildi, biyoloji sayesinde yeni hastalıklardan kurtulduk, matematik sayesinde finansçılık, bankacılık ilerledi, felsefe sayesinde siyaset bilimi gelişti ve birçok sayamayacağım unsur daha.
Bilimin gelişmesi teknojinin gelişmesi ile farklı şeylerdir bu sebep dolayısı ile sorunun yanlış sorulması gerekli sorunun bilimin değil teknolojinin gelişmesi bağlılık yaratır mı? sorusu olacaktır peki gerçekten teknoloji bağlılık yaratırmı? Kesin ve net cevabımız ile evet!
Uzun süreli alışkanlıklar belli bir süre zarfı geçtikten sonra bağımlılık dercesine ulaşmaktadır bu sebep dolayısıyla bağlı olunan cihazdan uzak kalındığında belli bir süre sonrasında o cihazın kolaylığı ve ulaşılabilirliği sebebi ile uzak kalınan cihazın yokluğunu hissedecek ve onu arzulayacaktır ve bildiğimiz üzere bu bir bağımlılıktır.
Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.