Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Paylaşım Yap
Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Bilimkurgu
Nobel Ödülü
Boyut
Makina Mühendisliği
Görme
Covid-19
Mantık Hatası
Nüfus
Genel Görelilik Teorisi
İstatistik
Korona
Göğüs Hastalığı
Hayvan
Böcek Bilimi
Evcil Kediler
Üreme
Alan
Argüman
Tehlike
Kanser
Evrim Ağacı Duyurusu
Kurt
Su
Buzul
Yaşamın Başlangıcı
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Size Özel
Makaleler
Rastgele Soru
Okan Alver
Okan Alver
180.1K UP
Mec.Eng. 2 saat önce Sen de Cevap Ver

Kara deliğe yaklaşan ışığın kırmızıya kayması ve parçacığın zamanının yavaşlıyormuş gibi görünmesi, güçlü kütleçekimin hem ışığın enerjisini hem de zamanın akış hızını gerçekten etkilediğini gösterir. Uzaktan bakan biri için ışık enerjisini kaybediyormuş gibi kızarır, parçacığın zamanı neredeyse durur ve olay ufkunu asla geçtiğini göremez; ama parçacığın kendi açısından her şey normaldir ve olay ufkunu sorunsuzca geçer. Bu durum, genel göreliliğin “kütle uzayı büker, uzayın eğriliği de zamanın ve enerjinin nasıl davranacağını belirler” ilkesini doğrudan ortaya koyar; konu aslında çok daha derin ve isterseniz bunu daha detaylı, açıklayıcı şekilde de yazabilirim.

1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaşım
Yasin Kayalar
Yasin Kayalar
213.5K UP
Paylaşan 3 saat önce
Ahtapotlar kolları ile 'düşünüyorlar'. 
Ahtapotlar kolları ile dokunarak görürler. (Kolları ile veri işlemesi, imgeleme yaparlar yani düşünürler. Ahtapot Kolları beyinlerinden bağımsız ayrı ayrı veri işleyebilir ve birbirinden bağımsız hareket edebilir.) 
Açıkladığımız bilgilerde görülmemiş bir ihtişam var.
0
0 Yorum
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Söz
Efe Can Aksoy
Efe Can Aksoy
20.0K UP
Alıntıyı Ekleyen 3 saat önce
İnsan soyunun en tehlikeli duygusu aşktır.
Kaynak: Kardeşimin Hikayesi
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Yasin Kayalar
Yasin Kayalar
213.5K UP
4 saat önce
Kalbiniz 'düşünür'
Bütün organlarınız ve sinir sisteminiz veri işlemeye dahil oluyor. Organlarınız 'düşünüyor' (veri işliyor). Karşı tarafın beden algısını bu şekilde kendi sinir sisteminiz aktif olarak algılıyor ve deneyimliyorsunuz. Kalbiniz de 'düşünüyr' Direk onu hissediyorsunuz. Sinir sistemi beyindir tek farkla ki bütün vücuda yayılmış bir beyin. Organlara bilgi kodlanır
0
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
İnceleme
Hatice Kutbay
Hatice Kutbay
1,809 UP
İnceleyen 6 saat önce
Yuval Noah Harari – Hayvanlardan Tanrılara: Sapiens, insanlık tarihini kronolojik bir olaylar dizisi olarak değil; biyolojik evrim, kültürel dönüşüm ve anlam üretimi arasındaki ilişkiler üzerinden okuyan sentez bir çalışmadır. Kitabın temel iddiası, Homo sapiens’in dünyadaki baskın tür hâline gelmesini sağlayan unsurun fiziksel üstünlük değil, ortak kurgular etrafında kitlesel işbirliği kurabilme yeteneği olduğudur. Harari bu çerçevede insanlık tarihini üç kırılma üzerinden ele alır: Bilişsel Devrim, Tarım Devrimi ve Bilimsel Devrim.

Kitabın ilk bölümünde ele alınan Bilişsel Devrim, Harari’ye göre yaklaşık 70 bin yıl önce Sapiens’in sembolik düşünme, soyut kavramlar üretme ve kurmaca anlatılar oluşturma kapasitesini kazanmasıyla gerçekleşmiştir. Bu noktada dinler, mitler, kabile kimlikleri ve hatta modern anlamda ulus-devletler aynı kategoride değerlendirilir: biyolojik olarak var olmayan fakat insanlar onlara inandığı sürece davranışı düzenleyen hayali düzenler. Harari’nin özgün katkısı, bu kurgusal sistemleri “yanılsama” olarak küçümsemek yerine, onları insan işbirliğinin evrimsel altyapısı olarak yorumlamasıdır.

Tarım Devrimi, kitabın en tartışmalı yorumlarını içerir. Geleneksel anlatının aksine Harari, tarımı insanlık için açık bir ilerleme olarak değil, “tarihin en büyük dolandırıcılığı” olarak niteler. Tarım, nüfus artışı ve yerleşik yaşamı mümkün kılmış olsa da bireysel refah, beslenme çeşitliliği ve sağlık açısından avcı-toplayıcı yaşama kıyasla ciddi bedeller doğurmuştur. Bu analiz, ilerleme fikrini sorgulaması açısından önemlidir ve okuyucuyu tarihsel süreçleri teleolojik bir bakıştan uzak değerlendirmeye zorlar.

Kitabın en güçlü bölümlerinden biri Bilimsel Devrim tartışmasıdır. Harari, modern bilimin ortaya çıkışını “bilmediğini kabul etme cesareti” ile ilişkilendirir. Ancak bu epistemolojik dönüşümün kapitalizm ve emperyalizmle simbiyotik bir ilişki içinde geliştiğini vurgulayarak, bilimi nötr bir bilgi üretim alanı olarak değil, iktidar, ekonomi ve keşif ideolojileriyle iç içe geçmiş bir pratik olarak ele alır. Bu yaklaşım, modernliğin ahlaki sorgulamasını kitabın merkezine yerleştirir.

Kitabın son bölümlerinde Harari, insanlığın bugün ulaştığı noktayı etik bir soruyla tartışır: Eğer Tanrılar kadar güçlü hâle geldiysek, ne istediğimizi gerçekten biliyor muyuz? Biyoteknoloji, yapay zekâ ve genetik mühendisliği bağlamında insanın kendi evrimini yönlendirebilecek konuma gelmesi, kitabın başlığındaki “Tanrılar” metaforunu somutlaştırır. Ancak Harari’ye göre bu güç artışı, zorunlu olarak bir mutluluk artışına yol açmamıştır. Bilakis, modern insan tarih boyunca olduğundan daha güçlü ama daha tatminsiz olabilir.

Akademik açıdan Sapiens birincil kaynaklara dayanan özgün bir tarih çalışmasından ziyade, disiplinlerarası bir sentez ve yorum kitabıdır. Yer yer genellemeci olduğu ve bazı tezlerinin tartışmalı olduğu açıktır; ancak kitabın asıl değeri, insanlık tarihini parçalı uzmanlık alanlarından çıkarıp büyük bir düşünsel çerçeve içinde ele alabilmesidir. Harari, okura kesin cevaplar vermekten çok, rahatsız edici ama verimli sorular yöneltir.

Sonuç olarak Hayvanlardan Tanrılara: Sapiens, insanın biyolojik bir tür olmaktan kültürel bir varlığa dönüşümünü, ilerleme mitini ve modernliğin etik yükünü sorgulayan güçlü bir anlatıdır. Kitap, insanlık tarihini “nereden geldik?” sorusundan çok, “neye dönüştük ve neye dönüşmek üzereyiz?” sorusu etrafında düşünmeye davet eder. Bu yönüyle popüler bir eser olmasına rağmen, akademik düşünceyi tetikleyen nadir çalışmalardan biridir.
9.6/10
(188 Kişi)
Puan Ver
İnsan Türünün Kısa Bir Tarihi
İnceleme Yaz
Sonra Okuyacaklarıma Ekle
1
0 Yorum
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Hatice Kutbay
Hatice Kutbay
1,809 UP
ANTROPOLOJİ DE YÜKSEK LİSANS YAPIYORUM 6 saat önce Sen de Cevap Ver

Evrimin ortaya koyduğu en şaşırtıcı özelliklerden biri, bana göre canlıların doğrudan “görmek” yerine çevrelerini algısal modeller üzerinden deneyimlemesidir. Bu durum fiziksel bir yapıdan çok, duyusal sistemlerin evrimsel mantığıyla ilgilidir ve evrimin yalnızca organlar değil, gerçekliğin organizma tarafından nasıl inşa edildiğini de biçimlendirdiğini gösterir.

Örneğin yarasaların ekolokasyonu ya da köpekbalıklarının elektrosepsiyonu ilk bakışta “olağanüstü duyular” gibi algılansa da asıl şaşırtıcı olan nokta, bu canlıların dünyayı bizimkinden niteliksel olarak tamamen farklı bir biçimde deneyimlemesidir. Yara için dünya, görsel bir sahne değil, yankılardan örülmüş dinamik bir uzaydır; köpekbalığı içinse canlılık, kas kasılmalarının yarattığı zayıf elektrik alanlarıyla okunur. Evrim burada “daha iyi göz” ya da “daha keskin kulak” üretmemiş, bunun yerine organizmanın ekolojik nişine uygun bir gerçeklik filtresi inşa etmiştir.

Bu durum evrimin teleolojik olmayan ama son derece tutarlı karakterini ortaya koyar. Doğal seçilim, nesnel gerçekliği tam ve doğru biçimde temsil etmeyi amaçlamaz; aksine, hayatta kalmayı maksimize edecek kadar doğru, geri kalanı gereksiz olacak biçimde eksik temsil eden algısal sistemleri seçer. Bu bağlamda, bazı canlıların ultraviyole ışığı görmesi ya da zaman çözünürlüğünün (flicker fusion threshold) insanın çok üzerinde olması “üstünlük” değil, belirli çevresel baskılara verilen evrimsel yanıtlardır. İnsan gözünün bir kartal kadar keskin olmaması bir eksiklik değil, farklı bir evrimsel öncelikler dizisinin sonucudur.

Tüm Reklamları Kapat

Daha da ilginci, bu algısal farklılıkların bilişsel ve davranışsal sonuçlarıdır. Ahtapotlarda görülen karmaşık problem çözme davranışları, merkezi beyin yapılarından çok, sinir sisteminin kollara dağılmış olmasıyla ilişkilidir. Burada evrim, “zekâ”yı tek bir merkezde toplamak yerine bedensel olarak dağıtmıştır. Bu da, bilişin sadece beyinde değil, beden–çevre etkileşiminde şekillendiğini düşündürür. Böyle bir adaptasyon, insan merkezli zekâ tanımlarını ciddi biçimde sorgulatır.

Sonuç olarak beni en çok şaşırtan evrimsel özellik tek bir hayvana ya da organa indirgenemez; evrimin, canlıların gerçekliği algılama biçimini kökten dönüştürebilme kapasitesidir. Bu, evrimi yalnızca biyolojik çeşitliliğin değil, aynı zamanda bilişsel ve algısal çoğulluğun da mimarı haline getirir. İnsan bu tablo içinde ayrıcalıklı bir zirvede değil, yalnızca kendine özgü bir algısal çözümün taşıyıcısıdır. Evrimin belki de en “enteresan” yanı tam olarak budur: bize dünyayı değil, dünyaya uyumlanmış bir dünyayı sunması.

0
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close