İngiliz evrimsel biyolog ve yazar Richard Dawkins bir ropörtajında evrimsel psikoloji hakkında görüşü sorulduğunda psikolojinin zaten evrimsel biyolojiyle ilişkili olduğunu, “evrimsel olmayan” bir psikolojinin kabul edilemeyeceğini belirtmişti. Doğal seleksiyon, cinsel seleksiyon gibi mekanizmalar insan hayatının gelişiminde öncül rol oynadığına göre şüphesiz ruh halimizde evrimin izlerinin bulunmamasını beklemek hayalcilik olurdu.
Günümüzün teknolojik, şehirli günlük hayatında kaygı seviyelerinin ne kadar dramatik biçimde yükseldiği birçok araştırmayla gösterilmiş, kaygıya yönelik araştırmalar ve sosyal medya paylaşımları çoğalmıştır. J. M Twenge’ in ünlü araştırmasını muhtemelen duymuşuzdur. 80’li yıllardaki ortalama bir ABD’li çocuğun kaygı seviyesinin 1950’lerdeki psikiyatri hastalarına denk olduğunu gösteren araştırma Journal of Personality and Social Psychology dergisinde 2000 yılında yayımlanmıştır. (https://psycnet.apa.org/doiLanding?doi=10.1037%2F0022-3514.79.6.1007) Burada geçmiş dönem ile ilerleyen bir dönemde “rahatsızlık” algısının değiştiğini dikkate almak gerekir fakat eğer böyle bir “ayarlama” yapılabilseydi muhtemelen araştırma sonuçları daha da kötü çıkardı çünkü bugünün normal çocukları genel küme olarak sabit kalırken, geçmişteki rahatsızlık taşıyan bireylerin skalası büyüyecekti. Kaygıya sadece bilişsel katmanda yaklaşan kişilerin “zihninizi kontrol edin, kaygıya hükmedin, kaygıyı kullanın” şeklinde tavsiyelerde bulunduğuyla sıklıkla karşılaşırız. Peki kaygı gerçekten bilişsel bir şekilde “yönetilebilir mi?”. İnsan hayatında, evriminde bu kadar kilit rol oynayan, evrimsel, hormonel, temel bir duygu durumunu fikirlerimizle yönetebilir, bir kukla oynatıcısı gibi yönlendirebilir miyiz? Bu güce gerçekten vakıf mıyız?
Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.