Benim anlamadığımı mı sanıyorsun? Var olmak denilen o umutsuz düşü. Olur gibi görünmek değil, var olmak. Her an bilinçli. Aynı zamanda başkalarının huzurundaki varlığınla kendi içindeki varlık arasındaki o yarılma. Baş dönmesi ve gerçek yüzünün açığa çıkarılması için o bitimsiz açlık. Ele geçirilmek, eksiltilmek ve hatta belki de yok edilmek. Her gülümseme yalnızca bir yüz hareketi. İntihar etmek? Hayır. İnsan yapamaz ama hareketsiz kalabilir, susabilir. O zaman rol yapmaya gerek kalmaz. Seni anlıyorum Elisabeth, susmanı anlıyorum. Bitene kadar bu oyunu oynamalısın. Ancak o zaman bırakabilirsin. Tıpkı diğer rollerini bıraktığın gibi bunu da yavaş yavaş bırakırsın.