“Bu çalışma, davranış bilimlerinde tanım işini—tamam değilse de—yeterli sayılabilecek kadar hallolmuş kabul eden, dolayısıyla, görevini “kendi dışında duran hastalar ve hastalıkları” nesnel gözle inceleme diye gören bilim adamı – hekim olma çabasını bırakarak başladı. Bu değişim, hekimliğin bir bilim değil iş kolu (meslek, ars) olduğunu fark etmeye dayalı değil sadece; daha kökten olduğu kanısındayım. En kestirme söylenişi şu olabilir: Bilim, hekimliğin vazgeçilmez bir dayanağıdır. Ne var ki, tek başına yeterli değildir. Modern bilim, psikiyatri uygulamasını belirlemeye ve geliştirmeye yetmez; dahası, psikiyatri doğa bilimlerine dayalı kaldıkça, ilgi alanındaki rahatsızlıkların hepsine evrensel açıklamalar sunma çabasını sürdürdükçe, uygulaması gitgide sığlaşacak ve yetersiz kalacak. Belki yarardan çok zarar verdiği oluyor. Teknolojideki bütün yenilikleri kullanmaya hevesleniyoruz, ama önce şunu düşünmeliyiz: Elimizdeki fenomenlerin hepsi, istikameti fizik olan bilimlerle incelenmeye uygun mu? Hepsinin en “atomik” bileşeni, keşfedilmeyi mi beklemede? Keskin yöntemlere tabi tutulacak fenomenlerin tanımının da keskin olması gerekmez mi? Mutlakçı/idealist bir reddediş değil kastettiğim. Yaşantının/niteliğin/belirtinin maddi karşılığının olmadığını ya da önemsiz olduğunu iddia edemeyiz zaten. Bunun gibi, öznel yaşantıyla ilgili araştırmaların dolaysız gözleme değil, çıkarsamaya, olasılık hesabına dayalı olanlarını toptan reddetmek de makul değil…” (Prof.Dr. Cem Atbaşoğlu)
“Kitapta otizm spektrumunun prototipik özelliklerinin ve farklı klinik görünümlerinin yanı sıra, otizm spektrumundaki kişilerin keskin gözlem becerilerini kullanarak tanımladığı, isim verdiği kimi belirtilere de, otizmle ilişkili olup bireylere avantaj sağlayabilecek kimi özelliklere de yer vermeye çalıştık. Otizm spektrumunun klinik görünümündeki değişkenliği farklı eksenlerde tartışarak, belirti gruplarının tanımlanması ve gruplanmasının ötesinde psikiyatri uygulaması için psikopatoloji ve gelişim odaklı anamnezin önemine ilişkin de bir fikir verebilmiş olmayı umuyoruz.” Dr. Direnç Sakarya
“Bu çalışma, davranış bilimlerinde tanım işini—tamam değilse de—yeterli sayılabilecek kadar hallolmuş kabul eden, dolayısıyla, görevini “kendi dışında duran hastalar ve hastalıkları” nesnel gözle inceleme diye gören bilim adamı – hekim olma çabasını bırakarak başladı. Bu değişim, hekimliğin bir bilim değil iş kolu (meslek, ars) olduğunu fark etmeye
... Daha fazla göster