Kurgusal bir hikaye yarattığınızda, ona belirli kurallar koyarsınız.
İzleyici için kurguladığınız evrende neyin olup neyin olamayacağını belirlersiniz. Örneğin, Yıldız Savaşları için yazarlar uzay yolculuğu, galaksiler arası savaş, yapay zeka, uzaylılar, güç ve daha fazlasını oluşturmak zorundaydı. Karayip Korsanları için yazarlar, korsanların kurgusal olmayan dünyası ile mistisizm ve efsanenin kurgusal dünyasını kurmak zorundaydılar. Kurgusal bir evrenin kuralları hikayenin başlarında belirlenmelidir. Aksi takdirde, izleyici daha sonra hikayeye inanmayacaktır. Evreninizin kurallarını bir kez koyduğunuzda, bu kurallar çiğnenemez, değil mi?
Bugün Looper'a bakmak ve şu soruyu yanıtlamak istiyorum: "Hikaye kendi kurallarına uymak zorunda mı?"
Looper zaman yolculuğu hakkında bir bilimkurgu aksiyon filmi. Konusu Joe adında bir Looper hakkında. Joe gelecek zamanda bir mafya için çalışmaktadır. İzleme teknolojisi nedeniyle gelecekte insanları öldürmek ve bundan paçayı kurtarmak zordur, bu nedenle mafya insanları geçmişe gönderir ve Looper'lar da onları öldürür ve cesetlerini imha eder. Bu katillere Looper(Döngücü) denmesinin nedeni, mafya için yararlılıkları sona erdiğinde, 30 yıl daha hayatta kalmışlarsa, 30 yıl sonraki benliklerinin vurulup öldürülmek üzere onlara geri gönderilmesidir. Buna döngüyü kapatmak denir. Bundan sonra, hayatınızın sonraki 30 yılının tadını çıkarırsınız. Bu Joe'nun da başına geliyor, tıpkı diğer Looper gibi. Sorun şu ki, eski hali ölmeye hazır olarak geri dönmüyor; gelecekten Yağmur Yağdıran (Rain Maker) adında güçlü bir kötü lideri bulmak ve onu çocukken öldürmek niyetiyle geri dönüyor.
Ayrıca telekinezi de var. Bu filme sonradan eklenmiş gibi hissettirse de bize verilen evren bu: Zaman Yolculuğu ve Telekinezi. Her ne kadar telekinezi başlangıçta biraz eğreti dursa da, izleyiciyi sonunda bununla ilgili olanlara inandırıyor. Ancak filmdeki zaman yolculuğu, bu sahnede artık genç Joe olan yaşlı Joe'nun döngüsünü kapatmasını izlediğimizde karışıyor. Onu Çin'e giderken ve hayatının aşkıyla yuva kurarken izliyoruz. Sonra Yağmur Yağdıran onu geri gönderdiğinde, o da döngüsünü kapatmaya gelir. Yaşlı Joe'nun karısı kazara ölür ve yaşlı Joe, Yağmur Yağdıran'ı çocukken bulup öldürme görevine başlar. Ama bir sorun vardır. Filmin sonunda, yaşlı Joe'nun Yağmur Yağdıran'ı öldürme görevinin aslında Yağmur Yağdıran'ı yarattığını öğreniyoruz. Ancak bu durum mantıken mümkün değildir. Eğer yaşlı Joe, genç Joe iken döngüsünü kapatıp eski halini öldürdüyse, ki biz bunun gerçekleştiğini izliyoruz, o zaman Yağmur Yağdıran gerçekten var olur ve Joe büyüyüp hayatının aşkıyla tanışır ve sonsuza dek mutlu yaşarlar. Ancak yaşlı Joe aynı anda hem Yağmur Yağdıran'ın sebebi hem de kurbanı olabiliyorsa, o zaman bu sadece bir değil birden fazla zaman akışı olduğu anlamına gelir.
Yaşlı Joe aslında lokantada bu fikri ima eder: "Çünkü anılarım gerçek anılar değil, şu anda sadece tek bir olası durum var ve olasılıkları arttıkça ya da azaldıkça daha da netleşiyor ya da bulanıklaşıyor." Ama eğer durum buysa, genç Joe kendini öldürdüğünde yaşlı Joe neden ortadan kayboluyor? Yaşlı Joe'nun kendi mantığına göre, o pek çok sonuçtan sadece bir tanesidir. Dolayısıyla, yaşlı Joe ve genç Joe aynı zaman akışından olmadıkları için var olmayı bırakmaz. Ama aynı zamanda lokantada yaşlı Joe, genç Joe'nun yaptıklarını yaptıktan sonra hatırladığını söyleyerek tek bir zaman akışını savunur: "Sen yaptıktan sonra ne yaptığını hatırlayabiliyorum." Ancak bu hiç mantıklı değil çünkü zamanda yolculuk yaptıktan sonra neden anılarını kaybetsin ki? Ayrıca Joe gençken eski haliyle hiç karşılaşmamıştı, dolayısıyla tamamen farklı bir anılar dizisine sahip olacaktı.
Yani gerçekten düşünürseniz, Looper'ın tüm konusu mantıklı gelmiyor. Ama seyrederken gayet mantıklı, çünkü filmi izlediğinizde bunu hiç düşünmüyorsunuz. Ya da düşünürseniz, yine de hikayeye kendinizi kaptırıyorsunuz. Hikayenin tüm konusu kendi kurallarını çiğnemek üzerine kurulu olsa da izlemeye devam ediyorsunuz. Bu mantık örtüşmezliğine rağmen Looper asla kötü bir film değil, hatta harika bir film
Bu film aslında bu çelişkiyi bir arada tutabildiği için övülmeli. Peki bunu nasıl başardı?
Çünkü filmden çıkarmanız gereken mesajın zaman yolculuğuyla hiçbir ilgisi yok. Bunun ilk sinyallerini genç ve yaşlı Joe'nun lokanta sahnesinde, yaşlı Joe, genç Joe'nun zaman yolculuğu ile ilgili detayları kendisine sormasında hiddetlenip, "Önemli değil, bunlar hiç önemli değil." diyerek bağırmasında görüyoruz.
Gerçekten bir zaman yolculuğu filmi izlemiyoruz...
Bencilliğinin üstesinden gelen bir ana karakter hakkında bir film izliyoruz...
Dönüştüğü kişinin gözlerinin içine bakma gibi inanılmaz bir ayrıcalığa sahip olan ve bundan 30 yıl sonra hala aynı bencil adam olduğunu fark eden bir karakterin ızdırap dolu hikayesini izliyoruz...
Bir çocuğun annesine ne kadar ihtiyacı olduğunu gösteren bir film izliyoruz...
Sevilmenin sizi nasıl değiştirdiğini ve bu sevgiyi alamamanın sizi bir canavara dönüştürebileceğini izliyoruz...
Bir çocuğa bakıp onun da kendisi gibi kötü bir yola düşebileceğini görebilen bir adamın uyanışını izliyoruz...
Ve bu uyanış sonrasında tüm hayatını bencilce yaşamış bir insanın başkalarının hayatını kurtarmak için kendi hayatını hiçe sayan bir karar vermesini izliyoruz...
Bence bilim kurgu öğeleri bir yana, sadece bu yönleri ile dahi tek kelime ile harika bir film.
Oyunculuklar da cabası.
İyi seyirler dilerim.