Bu kitapla beraber fark edeceğiniz bir diğer şey günlük hayatta aslında tartışmak bir kenara, sıradan sohbetlerin bile aslında ne kadar kolay bir şekilde rayından çıkabileceği. Günden güne birbirimizden soyutlandığımız şu dünyada karşımızdaki kişiyle anlaşmak yerine kağıt üstünde bakılınca çok basite indirgenen ancak ciddi bir inceleme altında kompleks bir şekilde iç içe girmiş davranışlar bütünlerini birbirimizi bastırmak için kullanıyoruz. Bu davranışları zamanla refleks haline getiriyor ve günden güne konuşmalarımızı daha da bayağılaştırmak için kullanıyoruz, aslında doğruyu veya yanlışı bulmak için yapılan fikir alışverişleri zamanla düşüncelerimizi vatan toprağı gibi savunmaya dönüyor.
Schopenhauer, kitapta bu konulara kitabın geri kalanına nazaran çok yüzeysel kalacak şekilde değiniyor ve açıkçası ilk başta zor gelen bu yazılar -ki bu zorlukta çevirmenin de payı çok büyük- biraz düşününce ve kitapta geçen cümleleri kendi hayatınızla özdeşleştirince son derece yalın bir anlama bürünüyor.
Dürüst olmam gerekirse bana göre bu kitap bir "tartışmayı öğrenme rehberi"nden daha ziyade günlük hayatta iki insan arasında geçen konuşmalardaki karşıtlıkları olabildiğince basite indirgemekle ilgili. Elbetteki kitabın amacı karşındaki insanı sohbet düzleminde yenmek ve size bu konuda hayli hayli yardımcı olabilir ama kitabın size sunduğu perspektifin dışına çıktığınızda özellikle öz eleştiri yapma konusunda sizlere yazılma amacının dışında çokça katkı sunabilir. Kağıt kalem eşliğinde güzelce okunabilir.
Kitapla ilgili tek sorunum çevirinin pek kaliteli olduğunu düşünmemem. Benim de cahilliğim olabilir, öyleyse üzgünüm ama bazı cümlelerdeki kelime tercihleri çok yanlış gibi geldi ve sayfa aralarına sıkıştırılan notların bir kısmı o sayfada yazılanlardan çok daha kafa karıştırıcı. Notlar üzerine kafa yorduğumda sayfadaki ilgili cümlelerle çoğu zaman pek bağlantı kuramadım. Dediğim gibi benim cahilliğim de olabilir ama benim gibi standartın çok da üstünde olmayan bir okuyucu için yorucuydu.