David Fincher yönetmenliğindeki 2 saatlik siyah beyaz çekim bir film. Fincher biri bu filmden olmak üzere 3 Oscar adaylıklı meşhur bir yönetmen. Aslında klip yönetmenlikleriyle başlayan birisi. Se7en, Fight Club, Zodiac, The Curious Case of Benjamin Button, The Social Network, The Girl with the Dragon Tattoo, Gone Girl gibi hangisini saymasan ona haksızlık olacak filmleriyle tanınır. Bir de Orson Welles'ın 1941 yapımı meşhur Citizen Kane filmi var. Mank ise Citizen Kane filmini aslında tamamen tek başına yazan Herman Mankiewicz isimli dahi. Bu süreci anlatırken 1930'lar Hollywood'unu, küresel ve toplumsal durumları da işliyor. Esinlenilen kişileri de ele alıyor. İzlediğim nadir en iyi biyografi filmlerinden birisi olabilir. Yapım tasarımı ve sinematografi olmak üzere 2 Oscar ve oldukça ödül kazanmış. Sinematografi kısmına ben de değinmek istiyordum. Gerçekten çekim açıları ve keskinliği çok güzeldi. Fark etmemek imkansız. Mank karakteri çok ısındığım, asla kızamayacağım, garip şekilde çok çekici ve entelektüel bir karakter. Gary Oldman siması ve oyunculuğu ile birleşince de mükemmel tatlı bir karakter ortaya çıkıyor. Diğer önemli oyuncular arasında Amanda Seyfried ve Lily Collins var. Tuppence Middleton adlı oyuncu da dahil kendilerini dönemin moda anlayışı ve feminen özellikleri ile elegant elegant izlemek gerçekten temiz hava gibi geldi.
Filmin bence en güçlü özelliği ve asıl ödül gerektiren yanı diyalog yazımının çok iyi olması. Biyografi filmlerinin sıkıcılığını da ancak bu kırabilirdi. Öyle ahım şahım sahneler var diyemeyip yine de sahneleri izlemenin çok eğlenceli olmasını bununla açıklıyorum. Kaliteli bir şekilde komik olmasının yanında çok dolu dolu da. Ben her detayı anladığımı söyleyemem ama entelektüel olarak çok şey barındırdığını fark etmek mümkün. Zaten böyle bir yazarın hikayesinde olması gereken de budur. Daha ilk sahnede arka arkaya 3 cümlede 3 ayrı kaliteli eser içeriği göndermesi yapıldı. Karakter bunlarla iletişim kurup bir şey anlatıyorlar ya da laf sokuyorlar. En sevdiğim entelektüel özelliktir. Film öyle çok içine girilmesine izin vermeden ama sürükleyerek ilerliyor. Bu kaliteli sanat filmlerinin özelliğidir derim. Bu yüzden bu film insanları çok heyecanlandırarak katharsis yaşatacak demiyorum ama kaliteli bir hikaye gibi belli bir dengede duygusuz şekilde sürükleyerek kendini kanıtlayacak diyorum.