Eserin merkezinde, yaşlı bir sofî olan Nurullah Hasip yer alır. Hasip, zamanında eğitim görmüş olsa da, artık bilimsel düşünceden uzaklaşmış, ruhani varlıklar, efsun ve tılsımlarla ilgilenen bir meczuptur. Bir gün, geçmişte içki mahzeni olan, halk arasında “Binbir Direk” diye bilinen bir yerde eski bir haç aramaya koyulur. Bu arayış, elindeki eski tılsım kitaplarında yazılı olan bilgiler doğrultusunda bir tür "mistik görev" haline gelir. Bu süreçte tesadüfen karşılaştığı iki Ermeni genç, sofinin arayışına kısa süreliğine eşlik eder. Onlarla birlikte yeni “efsun maceraları”na atılırken, gençlerden biri, Nurullah Hasip’in aslında kendi akrabaları tarafından bir oyunun içine çekildiğini fark eder. Hasip’in kızıyla ilgili önceden hazırlanmış bir mektup, Ermeni genç aracılığıyla Hasip’in masasının üzerine bırakılır ve bu mektuptaki içerik, sanki Tanrı’dan gelen bir işaretmiş gibi sunulur. Bu kandırmaca sayesinde Hasip’in kızı, yakın akrabalar tarafından alınır. Olayın çerçevesini kavrayan Ermeni gençler, bu sahtekârlığın daha fazla içine çekilmemek adına Hasip’i terk ederler. Romanın sonunda yer alan yazarın düşüncelerini içeren bölüm, yazarın toplumdaki hurafe, cehalet ve sahte kurtarıcılık figürlerine karşı doğrudan eleştirisini içerir. Bu bölüm, eserin toplumsal ve felsefi boyutunu açıkça ortaya koyarak bireysel bir hikâyeyi evrensel bir sorgulamaya dönüştürür.
Eserin merkezinde, yaşlı bir sofî olan Nurullah Hasip yer alır. Hasip, zamanında eğitim görmüş olsa da, artık bilimsel düşünceden uzaklaşmış, ruhani varlıklar, efsun ve tılsımlarla ilgilenen bir meczuptur. Bir gün, geçmişte içki mahzeni olan, halk arasında “Binbir Direk” diye bilinen bir yerde eski bir haç aramaya koyulur. Bu arayış, elindeki eski
... Daha fazla göster