Öykü, uzak bir ceza sömürgesine konuk olan gezginin bakış açısından anlatılır. Bu gezgin, sömürgenin acımasız ve eski infaz sistemini gözlemlemek için buradadır. Onun karşısında, bu sisteme tutkuyla bağlı olan subay durur. Subay, modern yönetimin bu eski infaz yöntemini ortadan kaldırmak istediğini ve kendisinin bu sistemin son savunucusu olduğunu söyler. Gezgini, infazın gerçekleşeceği meydana götürür. Burada, subay tarafından tasvir edilen, eski ve karmaşık bir infaz makinesi bulunmaktadır. Subay, makinenin üç ana bölümünü anlatır: yatak, taslak ve tırmık. Makine, suçlunun vücuduna suçunu işlemelerle kazıyarak infazı gerçekleştirir. Subay, bu "yargılama" ve "infaz" sürecini, her şeyden önce ahlaki ve sanatsal bir mükemmellik olarak savunur. Mahkûmun, suçu bilmeden yargılandığını ve infaz sırasında ancak makine vücuduna kazınan yazıyı hissettiğinde "aydınlandığını" söyler. İnfaz edilecek olan mahkûm, eski komutana itaat etmeyen, "bilinmeyen" bir suç işlemiş bir askerdir. Suçlu, yargılamanın ya da suçunu bilmenin bir anlamı olmadığı eski sistemde, tamamen pasif bir nesnedir. Subay, makineye olan inancını göstermek için gezginden yardım ister ancak gezgin, bu sisteme karşı olduğunu açıkça belirtmez, ancak durumu onaylamadığını belli eder. Subay, makinenin hala işlediğini ve eski adaletin hala doğru olduğunu kanıtlamak istercesine, beklenmedik bir karar verir: Kendi kendisini makinede infaz edecektir. Makinenin ayarlarını değiştirir ve kendini makineye bırakır. Ancak bu son infaz, subayın beklediği gibi kutsal ve aydınlatıcı bir ölümle sonuçlanmaz. Makine bozulur ve subayı feci şekilde, kanlı ve mekanik bir şekilde öldürür. Bu, eski sistemin ve onu temsil eden subayın kaçınılmaz sonunu simgeler. Öykü, gezginin gemiye dönmesiyle son bulur. Gezgin, mezarı bile olmayan eski komutanın mezar taşını görür. Bu, otoritenin ve eski düzenin artık iz bırakmadan yok olduğu mesajını verir. Kafka, bu öyküde, adalet mekanizmalarının ve otoritenin ne kadar mekanik, mantıksız ve nihayetinde çürümüş hale gelebileceğini güçlü bir şekilde alegorik bir dille anlatır.
Öykü, uzak bir ceza sömürgesine konuk olan gezginin bakış açısından anlatılır. Bu gezgin, sömürgenin acımasız ve eski infaz sistemini gözlemlemek için buradadır. Onun karşısında, bu sisteme tutkuyla bağlı olan subay durur. Subay, modern yönetimin bu eski infaz yöntemini ortadan kaldırmak istediğini ve kendisinin bu sistemin son savunucusu olduğunu
... Daha fazla göster