Her şeyden önce, ilk yarım saatinde filmin amacının ne olduğunu anlamakta zorlandım, yani konu nereye gidecek çözemedim. Sonradan biraz toparladı ve kendini izlettirdi. Ama özünde Mattel'in kendi kendini ve geçmişini eleştirmesi (ve biraz da "günah çıkarma") olduğu sonucuna varıyorum. Tabii ki film boyunca konu itibariyle çok hoş mesajlar verilmiş. Özellikle de kadın-erkek eşitliğinde çok önemli bir akım olduğuna inandığım feminizmin "erkek düşmanlığına" dönüştürülmemesi konusunda epey çaba harcanmış (her zaman başarılı olunamasa da). Bu konuda yazılıp çizilecek çok şey var ama benim en büyük derdim, kadınları çok çeşitli gösterirken erkekleri monolitik bir yapının ürünüymüş gibi yansıtmaları olmuş. "Ken'in Arkadaşı" olarak pazarlanan karakter işi birazcık dengeliyor ama filmin en üzücü tarafı, artık bu konu topluma epey bir sirayet etmişken tüm erkeklerin aynı kafa yapısında olduğunu yansıtması olmuş. Artık feminizme destek olan da birçok erkek olduğu yeterince iyi yansıtılamamış ve bu da filmin mesajının biraz daha agresif kalmasına yol açmış. Belki 10 sene önce bu filmin mesajları yerinde olurdu; ama günümüzde verilen mesajların da toplumun kendisi gibi evrimleşmesi gerektiğini düşünüyorum.
Bunun haricinde kapitalizm ve beyaz yaka eleştirileri oldukça yerindeydi (ve eğlenceli bir şekilde komikti de); ama dediğim gibi bunlar sanki daha ziyade "günah çıkarma" gibi bir pozisyonda kalıyor. Bunları (ve feminizmin/kadınların çektiği çileyi) çok daha başarılı anlatan yüzlerce, binlerce yapıt var.
Kesinlikle 1-2 günde unutulacak, sıradan bir film; ama kıyıda köşede vaktiniz varsa ailecek eğlencelik olarak izlenebilir (belki).