Evvel zaman içinde, ortalıkta, yalnız korku hüküm sürüyordu. Korku ve yalnız korku, insan kalbinde yer etmişti. Adım başında rastlanan bir hadise, insanın korkularını mahmuzluyor ve ona, bir an, aman vermiyordu. Rüzgârın sert sert esmesi, insanların korkularını dalga dalga kabartır, göklerin gürlemesi, yahut vahşi bir hayvanın kükremesi, onun korkularını coştururdu. Onun her günü, bu korku yüzünden kapkaranlıktı.