Düşüncelerin oluşturduğu alana akla dayalı söz aracılığıyla ortaya konulan her şey girer ve kanıtlama ve çürütme, korku ve öfke gibi, birçok bunlara benzer duygu da uyandırılmak istenir.(...)
Eğer eğlemlerle duyulan acı duygusu korkunç, ya da önemli olan bir şey anlatmak isterse, o zaman eylem için de görüş noktasından hareket etmek gerekir. Ancak, eylem ve ifade arasında bir fark vardır: Eylemlerde düşünceler, sözün aracılığı olmadan da ifade edilebilir.
Öte yandan söz, onları kullananlar tarafından oluşturulur, yani dolaylı bir biçimde sözün ürünüdürler. Aksi taktirde, eğer düşünceler sözün aracılığı olmadan açığa çıksalardı, o halde konuşanın görevi ne olurdu? Dilsel anlatımın alanına giren şeylerden ilki konuşma biçimlerinin incelenmesidir. Bunların incelenmesi konuşma sanatının bir konusudur.