Daha önce de temas ettiğimiz gibi bilimin bundan farklı olan ve galiba asıl değerini oluşturan şey, insanın bilme isteğini, merakını tatmin etmesidir. Aristoteles'in daha önce de hatırlattığımız sözünü tekrar söylersek, İnsan, doğası gereği bilmek isteyen bir canlıdır. Büyük dinler bunu yasak elma efsanesi ile dile getirmişlerdir. Yaratılış efsanesinde sözü edilen, bilgelik ağacına, Tanrı'nın aksi yöndeki emrine rağmen Adem'in yaklaşması, herhalde onun ve onun şahsında tüm insanlığın, insanın bilme merakına, öğrenme merakına hamledilmelidir. Bu bilginin insana, kendisini cennetten kovdurma yönünde tarihî bir zarar verdiği aşikardır. Öte yandan, onun bu bilme merakı sayesinde özgürleştiği ve gerçek anlamda insan olduğu da söylenebilir.