Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Yeni Soru Sor
Paylaşım Yap
Sorulara Dön
Yusuf Bulut
Yusuf Bulut
43.6K UP
Üye 6 gün önce 3 Cevap
2

Ödüllü Soru Öldükten Sonra Dinlerin Belirtiği Gibi Ahirete Mi Gideceğiz Yoksa Reankarne Mi Olacağız Yada Tamaman Bir Hiç Mi Olacağız?

465 görüntülenme
Cevap Ver 5.0K UP
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
3 Cevap
Mehemmed Hesenzade
Siyaset bilimi öğrencisi 3 gün önce

Doğumundan önce neredeydin? Öldükten sonra işte tam olarak orada olacaksın. Hiçlik? Bilinmezlik?

Kısaca bu soru cevaplanamaz, tahmin yürütülebilir. Tahminler objektik olamaz. Yani bilinmezlik en doğru cevap.

Biraz da anlamsız olduğu ve kaynak istediğin için, nihilizmi örnek veriyorum, çünkü naturalist bakış açısınız kaçınılmaz sonucu olarak bu bilinmezliğin bir anlamsızlığa yol açtiğı kanaatindeyim.[1]

Tüm Reklamları Kapat

Kendi soyut düşüncelerimi yazma sebebim, sorunun soyut olmasi ve objektif olarak cevaplanamayışı.

Kaynaklar

  1. The Editors of Encyclopaedia Britannica. (2025). Brett Stevens - Nihilism: A Philosophy Based In Nothingness And Eternity. Encyclopedia Britannica. | Arşiv Bağlantısı
3
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Arda Küçükoğlu
Okur 5 gün önce

Merhaba!

Not: Öncelikle sorunu incelediğimde şuna cevap vermem gerekir ki bu soruya felsefi ve kendi inancımı katmayarak cevap vereceğim çünkü sorunun bir felsefi soru olduğunu vurgulamak istiyorum. İyi okumalar!

Bu soruya Kesin bir cevap vermek felsefi olarak mümkün değildir.

Tüm Reklamları Kapat

Birçok din ölümden sonrasında yeni bir hayat vaad etmektedir. Ancak bazı dini görüşler vardır ki bunlar ölümden sonra amacına ulaşamamış olan ruhların, hayattaki amacını tamamlayabilmesi için reenkarne olması gerektiğini ve yeniden dünyaya geldiklerini söyler(budizm ve türevleri).

Felsefi olarak reenkarnasyonda şöyle bir problem vardır: Eğer bir felaket sonucu tüm insanlık yok olsaydı amacını tamamlayamamış ruhlar niçin nirvanaya ulaşamazdı (unutmayalım ki bu görüşlerde reenkarne döngüsünün bitmesi için nirvanaya ulaşmak gerekir).

Peki felsefi temelide reenkarnasyonu hatalı bir unsur olduğunu açıklayabildiysek, gelelim diğer durumlara.

Kalan durumumuz ya hiç olacağımız yada başka bir dünyada mükafatlandırılacağımız konusuna:

Rasyonalist fikre göre, etrafımızdaki herşeyi bir akıl ile biliriz ve bu sebep dolası ile bize bu akılın başka birisi tarafından yani evrenin zihni olan Tanrı tarafından verilmesi gerektiği fikridir. Kant bu duruma farklı açıklamalar getirdiysede özünde bir tanrının varlığını kabul etmemiz gerekir der Emmanuel Kant çünkü deneyimlediğimiz durumları, aklımızdaki kategoriler ile bir anlam kazandırırız ve bu kategorilerin mimarı evrenin yaratıcısı olmalıdır der.

Kaynaklar

  1. I. Kant. (1780). Critique Of Pure Reason. ISBN: 9780521657297.
  2. I. Kant. (1790). Kritische Briefe An Herrn Immanuel Kant Über Seine Kritik Der Reinen Vernunft.
  3. G. G. Fülleborn. (1800). Immanuel Kant.
7
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Hikmet Altun
Hikmet Altun
100.7K UP
Gözlemci 9 saat önce

Kısa cevap; bazılarımız hiçliğe bazılarımız ise sonsuz huzurlu yaşama kavuşacak ve hayır, öbür taraftan gelmedim, sadece basitçe buna inanmayı seçtim. Siz de cevabı başkalarının yanıtlarında aramak yerine, sizi daima mutlu edecek bir seçim yapabilir ve o defteri rafa kaldırabilirsiniz. Elbette, rafta duran defterlerin bize verdiği güven hissini korumak istiyorsak, sık sık tozunu alıp defterin bakımını ihmal etmemeliyiz.

İlahi inancınızda öznel sorulara başkalarından cevaplar aramak, tam da soruda bahsedilen ahiret, cennet-cehennem veya hiçlik-sonsuzluk gibi ödülü veya cezası olan bir sisteme kendinizi muhtaç hissetme yanılgınızı güçlendirir. Muhtemelen kötünün cezalandırılmadığı veya iyiliğin kepçe kepçe ödüllendirilmediği durumlar vicdanınızı rahatsız ediyordur. Sorunun biçiminden dolayı, kendi dini inancıma göre yanıtlamaktan keyif alacağımı da belirtmek isterim. Soruda üç seçenek verilmiş; ancak ahiret ve reenkarnasyon, aynı tür ‘ilahi hesaplaşma’ barındırdıklarından dolayı, hiçliğe gitme seçeneğinin de bilakis Tanrı’nın iradesiyle gerçekleşebileceğine olan inancımı göz önünde bulundurduğumda, hiçliğin de aynı tür hesaplaşma sonucu olduğuna dair varsayımlarımı sunabilirim. Eğer kast edilen, Tanrı’nın olmadığı bir senaryo ise, zaten hiçlik diye tanımladığımız yere gideceğiz ve bunu hiçbir zaman bilemeyeceğiz; dolayısıyla irdelenecek bir şey de bulamıyorum. Ancak din felsefesinde ekseriyetle varsaydığımız ilahi, ezeli, her şeyi bilen ve sonsuz merhamet sahibi kusursuz Tanrı inancında, kişinin öldükten sonra hiçliğe karışması gayet mümkün olabilir. Şöyle ki; hiçlik veya hiç olmaya dair yaptığımız tanımların hepsinde en az birkaç bilgi barınmak zorunda olmasına karşın, hiçlik deneyiminde sıfır bilgi olacağına kendimizi koşulluyoruz. Hiçliği tanımlayabilmek için önce varlığa dair optimum düzeyde bilgi alınır ve tecrübe edilir; yani önce var oluruz, sonra yokluğun da hiçlik olabileceğine dair kanatlar geliştirir ve yorumlar yaparız. Hiç deneyimleyemediğimiz hiçlik halinde olma durumunu ise iki şekilde idrak edebiliriz: içinde en az bir veya birkaç bilgi alabilecek belleğimiz hala çalışır vaziyette olmalı ya da hiçlik uzayını dışarıdan gözlemleyebilen bir konumumuz olmalı. Daha kısaca, eğer ölü kişi ölü haldeyken yalnızca ölü olduğunu bildiği gibi, kendi dışında birçok kişinin dirildiğini ve onların kendisini izleyebileceğini bilirse, bu iki bilgi o kişiye muhteşem bir ıstırap verirdi; ki bu da benim vicdanıma göre mükemmel bir cehennem tasviridir. Elbette, başta tanımadığımız hiçlik halinde bulunan bu ölü kişinin belleği, acı veya ıstırap gibi duyguları algılayacak kapasiteye sahip olamaz; dolayısıyla belki de bu, bizim şu an anlamadığımız uhrevi bir acıya tekabül edebilirdi. Ya da o kötü kişinin acı çekmek zorunda olduğu fikrinden nazikçe vazgeçebilirdik. Yine de bir ölünün hiçlikte olduğunu bilme halini tahayyül etmek bana aşırı korkutucu geliyor. Hiçlik uzayını dışarıdan gözlemleme ifadesi fazlasıyla farazidir; zira öylesi bir eylem, taraflara karşılıklı konum bilgisini ilettiğinden, hayal ettiğimiz hiçlikten epey uzaklaşırdı. Hiçlik halinin ve belki reenkarnasyonun bellek problemi yaşaması doğası gereği koşulludur; zira kişi hiçlikte olma veya reenkarne olma bilgisine sahip olmazsa, Şeylere ve ilahi Olan’a dair “Hakikat” tahrip edilir, açıkça karalanmaya ve manipüle edilmeye müsait hale gelir. Kişinin hiçliğe karıştığını veya reenkarne olduğunu yalnızca Tanrı bilseydi, bu defa Tanrı’nın iyi niteliklerini yıkmış, onu iblisleştirmiş olurduk. Dolayısıyla Tanrı, irade bahşettiği kullarına hiçlik ve reenkarne gibi sonsuz döngülü evreleri vaat etmişse, bu evrelerin yaşandığına dair doğrulama veya deneyimleme niteliğini de onların elinden asla almamalıdır.

Geleneksel cehennem tarifi yerine, hiçlikte olanın farkında olduğu bir sonsuzluk var olabiliyorsa, Tanrı’nın nitelikleri gereği sonsuza dek mutlu şekilde cennetvari bir düzende yaşayanlar da olmalıdır. Cezanın hiç olmadığı, hiçliğe gidenlerin hiç olmadığı ya da çok az olduğu bir sonsuzluk senaryosunda, cennette H*tler’in kendisine nanik yaptığı bir Yahudinin rıza gösterdiğine dair açıkça ikna olmalıyız. Ne yazık ki birçok insan, yalnızca mükafat ile yetinmeyip, maruz kaldığı kötülüğün cezalandırıldığına tanıklık etmeyi arzuluyor. Kendisini muhtemelen cennete layık görüp, başkasının o cennetten mahrum kalması seçeneğiyle yetinebilmesi varken, tam aksine o kişinin şiddetli azap görmesinin adil olduğuna, Tanrı’nın adaletinin bu tarz bir hakemlik olduğuna inanmak istiyor. Kendisinin öfkesini dindirmeye yönelik ürettiği bu hatalı inanç, nasıl olur da kendi sonsuz mükafatı ile ödüllendirilmiş olmasına rağmen devam eder, anlamıyorum. Matta 20. bölümde anlatılan İsa’nın bağda çalışan işçiler meseli, emeğinin karşılığını vaat edildiği ölçüde almış olmasına rağmen, başka işçilere vaat edilen ve verilen yevmiyeleri fazla bularak isyan eden işçileri anlatır.[1] İşçiler kıskançlık mı yaptı yoksa işveren bağ sahibinin haksızca adam kayırdığını mı dile getirdi? Açıkçası bu ziyadesiyle 'insan düzeyi bir düşünce' gibi görünüyor. Niteliklerinin kusursuz olduğuna inandığımız ilahi varlığın hepimize merhamet göstereceğine ama hiçbir şekilde adam kayırmayacağına, yani adaletini herkesin vicdanını ikna edecek bir adillik ile dağıtacağına iman eden kişinin, adam kaydırmacılığa, süslü cennet-cehennem tasvirlerine, hele hele herkesin bir araya toplanıp teşhirci bir mahkeme ortamında hesaplaşacağı bir ahiret sahnesi düşlemesi son derece abes görünüyor. Kierkegaard’ın da dediği gibi, birey Tanrı önünde evrensele üstün gelir. [2]

Tüm Reklamları Kapat

Bence soruyu biraz daha düzenlemeliyiz. Ahiret, reenkarnasyon veya hiçliğe karışma ihtimallerine meyilli olmamızın ortak paydası, bir tür kendi emeğimizin karşılığı olan hakediş ürünü olacağına mı inanmak yoksa bireyin ömrünün iyilik-kötülük skorboard’una bakarak, biraz da Tanrı’nın merhametine, kudretine ve adaletine olan güvenimizi sos olarak ekleyerek bir tür havuç-sopa verilmesine mi inanmak istiyoruz? Benim naçizane çözümüm, sonsuzluğu (cennet veya hiçlik) alacak mıyız yoksa verilecek mi şeklinde sorarak problemi elemine etmeme yardımcı oluyor, verilecek bir ceza veya mükafat değil hakedilmiş bir azap veya huzur: İrademiz özgürse, hayal ettiğimiz cenneti kendi emeğimizle alacağız ve Tanrı’nın niteliklerine olan güvenimiz sayesinde, emeğimizin karşılığını hak ettiğimize dair içimizde en ufak bir şüphe olmayacaktır.

Tanrı sihir yapmaz; neden yaratır.

Kaynaklar

  1. Søren Kierkegaard. Fear And Trembling, Problema I, 1843. (7 Nisan 1943). Alındığı Tarih: 6 Eylül 2025. Alındığı Yer: religion online | Arşiv Bağlantısı
  2. Anonim Jw.org topluluğu. Kutsal Kitap Yeni Dünya Çevirisi. Alındığı Tarih: 6 Eylül 2025. Alındığı Yer: Jw org | Arşiv Bağlantısı
1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla Cevap Göster
Cevap Ver
Evrim Ağacı Soru & Cevap Platformu, Türkiye'deki bilimseverler tarafından kolektif ve öz denetime dayalı bir şekilde sürdürülen, özgür bir ortamdır. Evrim Ağacı tarafından yayınlanan makalelerin aksine, bu platforma girilen soru ve cevapların içeriği veya gerçek/doğru olup olmadıkları Evrim Ağacı yönetimi tarafından denetlenmemektedir. Evrim Ağacı, bu platformda yayınlanan cevapları herhangi bir şekilde desteklememekte veya doğruluğunu garanti etmemektedir. Doğru olmadığını düşündüğünüz cevapları, size sunulan denetim araçlarıyla işaretleyebilir, daha doğru olan cevapları kaynaklarıyla girebilir ve oylama araçlarıyla platformun daha güvenilir bir ortama evrimleşmesine katkı sağlayabilirsiniz.
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Keşfet
Ara
Yakında
Sohbet
Agora

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close