Kanıt Bilimin İşidir!
Herhangi bir konu veya olgu ile ilgili elimizde ciddi-somut veriler olduğunda kanıta çok yakınız ve olasılık çok yüksek anlamına gelir.
Bu veriler az olduğunda doğru yolda olduğumuz anlamına gelir fakat bu illaki neticeye varacağımız anlamına gelmez.
Elimizde hiçbir veri yok fakat akıl ve mantık ile bilimin bu güne kadar aynı perspektif üzerinden bize sağladığı bir öngörü var. Burada bu bile bir yerden başlamamız için bir neden olabilir.
Buraya kadar ki her durum için bilimsel temelde olasılık hesapları yapılabilir ve genelde yanılmaz.
Ancak hiçbir zaman ve hiçbir bilimsel yol ve yöntem ile kanıtlanamayacak, kanıtlanma ihtiyacı duymayacak ve kanıtlanmanın varacağı bilme işine ihtiyaç duymayan bir olgunun, sadece ve sorgulanıp kuşkulanamaz inanç temeli üzerinden, bilimin bir argümanı olan olasılık hesapları ile ele alınması, bir trenin su üstüne döşenecek raylar üzerinden yürütülmesi kadar bilim içidir.
Olgular, bilimsel temelde zamandan, mekandan ve tabii olduğu zeminden bağımsız olarak ele alınıp değerlendirilemez. Tıpkı inancın bilim üzerinden, bilimin de inanç üzerinden ele alınıp değerlendirilmesinin sadece eleştiri sınırı ile kalacağı ve bir neticeye varılamayacağı gibi.
Bugün her an sayısız iyinin başına hem iyi hem de kötü, sayısız kötünün başına hem kötü hem de iyi şeyler geliyor ve gelecek. Hepsinin de bilimsel ölçütler çerçevesinde zaman, zemin, mekan ölçekli izahı yapılabilir ve bunlardan tamamen farklı olarak inanç temelli izahı da. Bu tamamen tercihimize kalmıştır.
Sorunun başında geçen “varsayma” işine gelirsek her şey olası fakat bilim öyle çalışmaz. Sevgiyle…