Toplu olarak "Zaman" her haliyle karmaşık bir formda bulunur. Çünkü her türlü canlı ve cansız varlıkların, her birinin kendine ait bir zaman "alanı" var. Bu zaman alanları bir araya gelerek kompleks bir "Zaman" oluşturur. Yapısından dolayı çoğunlukla canlı varlıkların zaman alanları cansız varlıklara göre daha karmaşıktır.
Sorumuza dönersek: Zaman döngüseldir demek aslında zamanın kendi içerisinde sürekli tekrar etmesi manasına gelir. Ki bu olması zor bir örnektir. Çünkü sürekli kendi içerisinde tekrar eden bir zamanın dışına çıkmak imkansız haline gelir. Dolayısıyla da ileri gidemez hale gelirsin. Aslında bunu da şöyle açıklayabiliriz: Zamanda ilerleme kavramından kastınız belli bir zaman boyutunda, belli bir yolda ilerlememiz ise zamanın döngüsel olması mümkün değildir. Zamanın belli bir yolu varken o yol bir daire şeklinde döngüsel ise asla ileri gidemezsin. Yukarıda söylediğim gibi bunu değiştiremezsin de. Dallanma ihtimali de düşüktür ki dallansa bile (yani farklı olasılıklar gerçekleşse bile) tekrar aynı sonuca yahut aynı sürece düşersiniz. Şöyle düşünün (doğaüstü bir olay ama) hani olur ya filmlerde, bir kişi sürekli aynı döngü içinde sıkışıp kalmıştır. Bunun gibi olabilir en fazla. Sürekli aynı süreci yaşarsınız ama bu süreçte arklı yollar deneyebilirsiniz. Bir gün koşmayı tercih ederken bir gün emeklemeyi tercih edersiniz. Ama çıkacağınız aynı sonuç olacaktır.
O filmlerde yaptıkları gibi bu döngüyü kırıp da kurtulmak da mümkün değildir başta varsaydığımız şeye göre. Çünkü zamanın boyutundaki bir yolda ilerliyorsak onu dışına çıkmak demek zamanın dışına çıkmak demek yani zamansızlık demek. Işık hızına çıktığında dahi zaman durduğu için zaman durmasını yahut yavaşlamasını tahayyül edebiliyoruz. Ama zamansızlık metafiziksel bir şey olduğu için bunu ne tahayyül edebiliriz ne de yaşayabiliriz.
Öbür yandan zamanın çizgisel olması daha olasıdır. Evrim Ağacı'nın bir videosunda bahsedilen ve senin de duyma ihtimalin olan Everett Yorumu şunu ifade eder: Kuantum mekaniğinin klasik yorumlarından biri olan Kopenhag Yorumu, bir kuantum sistemi ölçülene kadar belirsizlik içeren bir süperpozisyonda olduğunu ve ölçüm anında bu belirsizliğin çözüldüğünü, yani sistemin "çöktüğünü" kabul eder. Bu, Schrödinger'in Kedisi gibi ünlü düşünce deneylerinde dile getirilmiştir; kedi hem ölü hem de diri olma durumu içinde bulunur, ancak kutu açılıp ölçüm yapılana kadar bu durum sonlanmaz.
Everett Yorumuna göre, kuantum sistemleri aslında hiçbir zaman çökmemektedir. Bu yorum, her olasılığın gerçekleştiği ve her bir olasılığın farklı bir evrende var olduğu bir evrenler çokluğunu önerir. Yani, bir kuantum ölçümü yapıldığında (ki bunu Kuantum Mekaniğinde ve daha pek çok yerde kullandığımız Schrödinger Dalga Denklemiyle yaparız) evren bölünür ve her olası sonuç, bu bölünmenin ardından ortaya çıkan farklı bir "dal" (ya da paralel evren yahut farklı olasılıklar alanı) içinde var olur. Bu süreç, sürekli olarak devam eder ve her kuantum ölçümü, evrenin dallara ayrılmasına yol açar. Burada bahsedilen şey düz gidilen bir zaman çizelgesinde kuantum ölçümü yapıldığında zaman çizgisinin (yahut yolunun) olabilecek olasılık sayısına bölünmesidir. Burada "sürekli olarak devam eder" ifadesini kullandım. Çünkü döngüsel bir şeydeki süreklilik doğrusal olarak da olabilir. Fakat arasındaki fark şudur: döngüsel süreklilikte her zaman aynı sonuca ulaşırken doğrusal (yani çizgisel) süreklilikte sonuçların bir önceki sonuçlardan biri yahut birkaçı ile aynı yahut farklı olabilir.
Bu Everett Yorumunu daha iyi anlaman için şöyle özet geçersek:
- Everett Yorumunda, kuantum dalga fonksiyonu asla çökmez.
- Ölçüm yapılırken, dalga fonksiyonundaki her bir olasılık, kendi evreninde gerçekleşir.
- Bu, evrenin ölçümle birlikte dallara ayrılmasına neden olur ve her olası sonuç, farklı bir evrende gerçekleşir.
- Böylece, paralel evrenler fikri doğar; evren sürekli olarak "çoğalmaktadır."
Burada tabii bunların matematiksel işlemleri de var fakat uzatmamak adına atmayacağım.
Sorunun cevabını özetlersem: Yukarıda anlattığım sebeplerden dolayı zaman döngüsel olamaz. Çizgisel olmak zorundadır. Ama tabii bu cevabı neye göre verdim?:
- Bir yukarıda var saydığımız "Bir kompleks zaman içindeki zaman yolunda" gerçekleşen bir ilerlemeye,
- Sorduğun sorudaki döngüsel ve çizgisel (doğrusal) şıklarına göre.
Ama bu varsayımı yapmazsak. Yani belli bir zaman yolu olmasın da her belli cismin hatta her belli bir atomun kendi zaman alanı olsun. Bu zaman alanlarında yine olasılıklara göre o alanı kaplayan durumlar doğsun. Bu durumda bir döngüsellik yahut çizgisellikten bahsedebilir miydik? Hayır. Çünkü her belli alanın birleşmesiyle oluşan Üst Kompleks Zaman Alanları birbirlerini kaplayarak zamansal durumları yaratır yani zaman yol olmadan kendi alanı içerisinde duran görünüşte statik bir halde olurdu. Ama bu varsayımı yapıyoruz çünkü bir dallanmadan bahsediyoruz. Tabii bu dallanmayı şimdi bahsettiğim olasılıklara göre durumların zaman alanını örtmesi olarak da ifade edebiliriz. Bu durumda iki varsayımdan hangisini kabul ediyorsan ona göre cevabın değişir. Tabii bu iki varsayımdan hangisi olduğunu kanıtlarsan daha kesin sonuca ulaşırsın orası ayrı.
Ama bu varsayım işi kafayı dağıttığı için bırakıp da senin verdiğin şıklara göre gidersek yine bahsettiğim gibi döngüsellikten bahsedemeyiz. Her halükarda mantık dışı olur ama kesin olarak da çizgiseldir diyemeyiz. Kesin olarak döngüsel olmadığını söyleyebiliriz ama çizgiseldir diyemeyiz. Bunun nedeni az önce dediğimiz varsayımı yapmıyor olmamız. Çizgisel yahut dalgasal yahut başka herhangi şekilde/formda olabilir. Buna da siz karar verin. Yahut daha iyisi, kanıtlayın.