Tanrının vasıfları, dinden bine değişiyor. Her şeye gücü yeten, sonsuz yeterlilikte bir tanrı kabulü, elbette kendi varlığını sorgulayacak bir bir varlık yaratmasını da içerir. Ama daha ötesi, kendisinin bir benzerini hatta kendisinden de güçlü bir varlık yaratmayı da içerebilir. Bundan ötesi artık kelime oyunları sanki biraz. Her şeye gücü yeten demek, zaten bu demek. Her şeye gücü yeten, kendisini öldürmeye de gücü yeten demek. Tüm bu çelişki ya da durdurulamaz bir güçle aşılamaz bir engelin karşı karşıya gelmesiyle sembolize edilen paradokslar üzerine dönmüş sayısız sohbetin vazgeçilmez konusu ama aslında çözümsüzler. Her şeye gücü yeten tanrı dendiğinde ortada bir tanım yok aslında. Her şey kelimesi fazla kapsayıcı. Tanrı sonsuz güçteyse kimse onu yok edememeli. Ama sonsuz gücün yok edemeyeceği bir şey de olmamalı. Yine aynı noktaya geldik işte.
İşte tüm bu çelişki ve tutarsızlıklar yüzünden dinlere ve sonsuz güçteki ulu yaratıcıya duyulan güven gün geçtikçe azalıyor gibi görünüyor. Kurumsal inanç sistemleri kolay kolay sonu bulmaz bence, bu nedenle de dinler her zaman varlıklarını sürdürecektir ama zamanın düşünce biçimine ayak uydurmaları gerekecek ve bu uyum çalışmasını da din felsefecileri yapacaktır. Ben çocukken hepimiz Adem ve Havva'dan geliyorduk. Birileri, Adem ve Havva'nın çocukları kardeşti ve birbirleriyle mi seviştiler diye sordu ve bir anda bir çok din adamı, o zamanlar başka insanlar da vardı demeye başladı. Evrimin karşı konulamaz bir gerçek olduğu anlaşıldığından beri sayısız din adamı, inanç sistemleriyle evrimi tutarlı biçimde açıklamaya çalıştılar. Bunlar hep, dinlerde ve felsefesinde güncellemeler. İşte bu güncellemeler devam edecektir. Dinler dinamik olgular. sanıldıkları gibi sabit değiller. O nedenle zamana ayak uyduracaklardır.