Gazi Üniversitesi Deprem Mühendisliği Uygulama Araştırma Merkezi’nden Doç. Dr. Bülent Özmen, “Bilindiği gibi dünyamız çekirdek, manto ve yerkabuğundan oluşuyor. Depremler mantoda meydana gelen konveksiyon akımlarına bağlı olarak yer kabuğunun değişik yönlere doğru kaymaya zorlanması ve yer kabuğunun kırılma direnci aşıldığı anda da kırılmaya bağlı olarak oluşan dalgaların yerkabuğunu sarması olayına deniyor. Yani depremler yerkabuğunun altındaki hareketlere bağlı. Hava olaylarıyla bir ilgisi yok.”
Depremlerin önceden kestirimi ile ilgili çok sayıda çalışma yapılıyor olsa da bilimin bu konuda henüz başarılı bir sonuca ulaşamadığını hatırlatan uzmanlar depremlerin hava olayları, gezegen hareketleri, karıncalar gibi birçok farklı detayla ilişkilendirilmeye çalışıldığını ancak bunların hiçbirinin bilimsel verilere dayanmadığını vurguluyor.
Depremler kilometrelerce derinde gerçekleşiyor; herhangi bir hava koşulunda ve herhangi bir zamanda olabiliyorlar.
Sıcak ve kuru havalarda depremlerin daha sık meydana geldiği inanışı Antik Yunan’a kadar dayanıyor.
MÖ 4. yüzyılda Aristoteles, sarsıntıların yeraltı mağaralarında sıkışan rüzgardan kaynaklandığını öne sürüyordu. Mağara çatılarını iten havanın küçük sarsıntılara, yüzeyi kıran havanın ise büyük sarsıntılara neden olduğu sanılıyordu. Bu mantıkla, depremlerden önce dünyanın içinde büyük miktarda hava bulunacağı düşünüldüğü için, atmosferde havanın az, sıkıcı ya da rutubetli olacağı bekleniyordu. Bundan yola çıkan bir diğer teori, depremlerin sakin ve bulutlu havalarda yaşandığını da ileri sürüyor.
Ancak sismoloji biliminin ortaya çıkmasıyla birlikte, depremlerin tektonik hareketlerden kaynakladığı konusunda hemfikiriz.[1]
Kaynaklar
- Esra Özgür. Depremle Hava Olaylarının Ilişkili Olduğu Iddiası. (17 Ağustos 2021). Alındığı Tarih: 30 Eylül 2022. Alındığı Yer: teyit.org | Arşiv Bağlantısı