Her kavram, içinden çıktığı disiplinin kurallarına göre ele alınmak - kullanılmak zorundadır. Tanrı kavramı da din disiplininin teorik gerekliliği üzerinden ele alınmalıdır.
Kütle sahibi tüm varlıklar, 3 boyut altında ve zaman boyutuna mahkum şekilde varoluş deneyimi yaşarlar. 3 boyutlu bir varlığın, 2 boyutlu bir yüzeydeki herşeyi görüp kolayca analiz edebilmesi gibi, 3 boyut üstü varlıklar da, 3 boyut içindeki her şeyi böyle açıkça görüp analiz edebilirler. İşte bir çok kişi için, 3 boyut üstü her varlığın sahip olduğu özellikler, tanrı gibi algılanmakta.
Oysa, teolojik anlamda tanrı, varoluş boyutlarını varlığa çıkaran, -varlık üstü- aşkın olandır. İnsan türüne ait boyutların üstündeki her varlık, bilinç seviyesi ve boyutuna ait özellikler nedeniyle, insan türünün tanrı olarak tasavvur ettiği özelliklere zaten sahiptir. İşte teolojik anlamda tanrı, tüm bu tanımların, düşüncelerin, hayallerin tamamen dışındadır.
Kültür düzeyi düşük kitlelerde, tanrıya inandığını sanmak ve tanrıyı reddettiğini sanmak, tanıma hakim olamamaktan dolayı çok basittir. Tanrı ve tanrısal nitelikleri anlamaya çalışmak yerine, hiç araştırmadan kültürel olarak inanmak, ya da sadece birileri reddediyor diye kendini ateist zannetmek böyle bir teorik hatadır.
Tanımı her yönüyle yapılmamış, gerekli araştırmalar sonucu ulaşılmış belli bir teorik yaklaşım oluşturmadan kabul edilen ya da reddedilen şey, kişinin zihnindeki -tanrı algısı-dır. Böyle inandığını zanneden ve reddettiğini zanneden zihinler, aslında ikisini de başaramamakta. Zaten teorik anlamda tanrının mutlak yokluğu iddia edilemez. Bu bir yargıdır. Mutlak anlamda varlığı da iddia edilemez, çünkü bu bir inançtır. [1]
Kaynaklar
- Huelin, Scott. Toward A Theological Ontology Of Textual Meaning. (26 Eylül 2022). Alındığı Tarih: 26 Eylül 2022. Alındığı Yer: www.proquest.com | Arşiv Bağlantısı