Her hangi bir soruyu, "olabilir mi?" biçiminde sorarsanız, bu sohbetten çıkacak sonuç her zaman "mümkün" olacaktır.
Çünkü size cevap verecek kişileri, sadece ve sadece, "olabilir" ya da "olamaz" şeklinde cevap vermeye yönlendirmiş oluyorsunuz. Ve herhangi bir şeye "olamaz" diye cevap verebilmek için, mümkün olan tüm seçenekleri denemiş ve bunu tüm zamanlarda denemiş olmaz gerekli. E bu da olanaksız olduğu için "olabilir" gibi bir sonuç ortaya çıkar ve bu da "mümkün" demektir. Bu durumda da ortada ne soru-cevaptan, ne bir fikir muhakemesinden bahsedilebilir aslında.
Size, "Bir kuşun konuşması mümkün olabilir mi?" diye bir soru sorarsam ve bana "olamaz" diye cevap verirseniz, binlerce yıl sonra dahi bunun olamayacağını söylemiş olursunuz. Ama binlerce yıl içinde, hayvanların beyin dalgalarından, sinir etkinliklerinden faydalanarak hayvanların akıllarından geçenleri bir konuşma biçimine dönüştürebilecek bir teknolojinin icat edilmeyeceğini de iddia etmiş olursunuz. Ama bunu bilmemiz olanaksızdır.
Siz, farkında olarak ya da olmayarak hileli bir soru soruyorsunuz. Buna "aksi kanıtlanamazlık safsatası" diyoruz. Bir şeye "olamaz" diye cevap verilemeyeceği, onun "mümkün" olduğu ve bunun da "evet" sonucuna varıyor olması durumu.
Sorunuza, "kanıtlanamaz" diye cevap versem, "nereden biliyorsun?" diye sorarsanız haklı olursunuz. Çünkü cevabıma hiç bir kanıt, kaynak, veri ekleyemem. Bu olanaksız.
Umarım bir cevap teşkil etmiştir. :) Sağlıcakla...