Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat
Tüm Reklamları Kapat

Mikroskobik Kan Davası: Siyanobakteriler vs. Anaerobik Bakteriler

2 dakika
2,293
Mikroskobik Kan Davası: Siyanobakteriler vs. Anaerobik Bakteriler
Tüm Reklamları Kapat

2.4 milyar yıl önce, gezegenimizin efendileri "siyanobakteriler" adı verilen mikroskobik canlılardı. İlk olarak Arkean Dönem'in ikinci yarısında, kayalar üzerinde ortaya çıkan siyanobakteriler, gerçekleştirdikleri "metabolik fotosentez" yoluyla kendilerinden önce gelen ve demir, sülfür, hidrojen ve çeşitli organik moleküllerden enerji almak için Güneş ışığını kullanan fotosentetik canlılardan ayrı düşüyordu. Çünkü siyanobakteriler, bu tip moleküller yerine, yükselen oksijen seviyeleriyle birlikte artık çok daha bol bulunabilen suyu ayrıştırabilecek şekilde evrimleşmişti. Bilim insanlarının gerçekten büyük bir "talih" olarak gördüğü bir olay gerçekleşmiş, siyanobakteriler "klorofil" adı verilen, yeşil renkli ve Güneş ışığını diğer canlıların pigmentlerine oranla çok daha etkili bir biçimde emebilen bir yapı evrimleştirmişti. Klorofil yoluyla Güneş ışığını suya kanalize ediyorlar, toplanan hidrojeni karbon dioksitle birleştiriyorlar, ortaya çıkan artık oksijeni de bünyelerinden boşaltıyorlar, gezegeni resmen "oksijene boğuyorlardı."

Fakat onlara diş bileyen bir düşmanları vardı.

Siyanobakterilerden de önce, Dünya'nın atmosferinde henüz oksijen yok denecek kadar azken, gezegenin hakimi "anaerobik mikrobiyeller" denen bir canlı sınıfıydı. "Anaerobik", kelime anlamı itibariyle "oksijensiz, havasız" anlamına geliyor. Yani bu mikroplar, oksijensiz ortamda büyümek, çoğalmak ve yaşamak üzere evrimleşmişti. "Metanojen" adı verilen bir üst sınıfa mensup bu canlılar, hidrojen ve karbon dioksiti tepkimeye sokup, ısıyı hapsetme yetisi karbon dioksitten daha fazla olan bir sera gazına, metana dönüştürüyorlar, enerjilerini de metandan alıyorlardı. Oksijen, onlar için korkunç bir zehir, bir yok oluş tehlikesiydi.

Tüm Reklamları Kapat

Siyanobakteriler ortaya öylesine muazzam miktarlarda oksijen çıkarıyorlardı ki, anaerobik canlıların neredeyse kökünü kazımakla kalmadılar, aynı zamanda Dünya'nın üst atmosferinde kümelenen oksijen moleküllerinin, Güneş ışığının zararlı morötesi ışınlarını süzebilecek bir tabakayı, yani ozon tabakasını oluşturmasına da yol açtılar. Hayatta kalmayı başaran ve oksijenle Güneş ışığından korunmaya çalışan anaeorbların bazıları derin denizlerin ve göllerin karanlık zeminlerindeki oksijensiz çamurlara, bazıları da çok daha uzun bir süre sonra karmaşık hayvanların (insanlar da dahil) düşük oksijen seviyesine sahip sindirim kanallarına çekildi. Siyanobakteriler, Dünya'daki yaşamı kökünden değiştirmişti.

Öyle ki, siyanobakterilerin hızlı bir tırmanışa geçirdiği ve onların dünyanın hakimi olmasını sağlayan oksijen seviyeleri, neredeyse onların da sonunu getirecekti; devrim az kalsın kendi evlatlarını yiyecekti. Artan oksijen seviyeleriyle birlikte azalan metan seviyeleri yüzünden sıcaklıklar hızla düştü. O kadar ki, ilki kabaca 2.4 milyar yıl önce, ikincisi 750 milyon yıl önce, üçüncüsü de yaklaşık 600 milyon yıl önce gerçekleşen, her biri uzun süre devam eden en az üç tane buz çağına davetiye çıkarıldı. Bu buz çağlarında, buzullar ekvatora kadar inmiş, okyanusların üzerini kaplayan buz kabukları tüm canlılığı neredeyse yok oluş seviyesine getirmişti. Ama canlılık dayandı.

Doğal seçilim devam ediyordu. Buz çağları, minik minik gruplar halinde varlığını sürdüren ve pes etmeye hiç mi hiç niyeti olmayan anaerobik canlılar üzerine muazzam bir evrimsel baskı uyguluyordu. Doğal seçilim sayesinde, bu anaerobların kimi popülasyonları, geçirdikleri bazı mutasyonlarla oksijeni tolere edebilir hale geldi. Bu yeni nesil "oksijensil" prokaryotlardan bir kısmı ise siyanobakterileri kendi vücutlarına sokup hapsetti ve onları hücresel birer köle olarak kullanarak kendi fotosentezlerini kendileri yapmaya başladı.

İntikam, soğuk yenen bir yemekti. O kadar soğuk ki, yenecek hale gelmesi için 1.8 milyar yılın geçmesi gerekmişti.

Doğanın, boyutları ne olursa olsun tüm canlılar için kusursuzluktan çok uzak, amansız ve ölümcül bir var oluş mücadelesine sahne olan bir savaş meydanı olduğu gerçeği bugüne has bir durum değil. Canlılık var olduğundan beri bu, "en uygun olanın" kazandığı bir mücadele.

Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
2
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 3
  • Muhteşem! 1
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 1
  • İnanılmaz 1
  • Bilim Budur! 0
  • Güldürdü 0
  • Umut Verici! 0
  • Merak Uyandırıcı! 0
  • Üzücü! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
  • Korkutucu! 0
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 11:30:50 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/2146

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Tüm Reklamları Kapat
Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Eşey
Genler
Evrim Ağacı Duyurusu
Yeşil
Asteroid
Beslenme Bilimi
Kalıtım
Sendrom
Kanser
Dağılım
Ağrı
Nöronlar
Deniz
Sars
Ara Tür
Renk
Embriyo
Tür
Periyodik Tablo
Hukuk
Ortak Ata
Carl Sagan
Evrimsel Tarih
Hayatta Kalma
Kanser Tedavisi
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
O. Karakaş, et al. Mikroskobik Kan Davası: Siyanobakteriler vs. Anaerobik Bakteriler. (12 Nisan 2014). Alındığı Tarih: 21 Kasım 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/2146
Karakaş, O., Bakırcı, Ç. M. (2014, April 12). Mikroskobik Kan Davası: Siyanobakteriler vs. Anaerobik Bakteriler. Evrim Ağacı. Retrieved November 21, 2024. from https://evrimagaci.org/s/2146
O. Karakaş, et al. “Mikroskobik Kan Davası: Siyanobakteriler vs. Anaerobik Bakteriler.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, 12 Apr. 2014, https://evrimagaci.org/s/2146.
Karakaş, Ozan. Bakırcı, Çağrı Mert. “Mikroskobik Kan Davası: Siyanobakteriler vs. Anaerobik Bakteriler.” Edited by Çağrı Mert Bakırcı. Evrim Ağacı, April 12, 2014. https://evrimagaci.org/s/2146.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close