Descartes’a göre, Tanrı düşüncesi zihinde açık ve seçik olarak bulunmasaydı, insan açısından onu bilmenin herhangi bir yolu bulunamazdı. Descartes, Tanrı düşüncesinin nereden geldiğini araştırırken, bu düşüncenin duyular yoluyla elde edilemeyeceğini, ayrıca zihnin böyle bir kavramı kendiliğinden ortaya koyamayacağını söyledikten sonra, bu Tanrı düşüncesinin doğuştan geldiğini belirtmektedir. İnsan bu düşünceyi duyumlarıyla edinmemiş ve zihniyle de kurgulamamış, dolayısıyla yaratıldığı zaman kendisiyle birlikte doğmuş ve meydana getirilmiştir. Tanrının insanı yaratırken kendi düşüncesini insanın zihnine koymuş olması garip karşılanmamalıdır. Tanrının varlığını kanıtlamak için Tanrının insana verdiği doğuştan zihne yerleştirilmiş hâlde bulunan Tanrı idesinden yola çıkılmalıdır.Eğer bir sonlu dünya düşüncesinden yola çıkılsaydı, kesin olarak dünyayı kuran bir varlığa ulaşılacaktı. Oysa Tanrıya ulaştıracak olan bir düşüncenin insanın zihninde olması gerekir, yoksa düşüncede olduğu için Tanrı var olmaz; başkaca söylersek, Tanrı düşüncesi Tanrı kavramının bir gereği olarak zorunlu olmalıdır. Tanrıdan yola çıkılmadan bir varlığın nedenleri bulunamaz mı? Descartes’a göre bu imkânsızdır, çünkü her şey varlığını Tanrıya borçludur, aksi hâlde kuşkuyu ortadan kaldırmanın imkânı yoktur.
Nitekim bu düşüncenin eksiksiz yani yetkin olan bir varlığa ait olması, Tanrı idesinin diğer idelerden farklı olduğu anlamına gelir. Bu düşünce, zihin tarafından ortaya konmamıştır, çünkü zihinde böyle bir idenin varlığının olduğu düşünülürse, Tanrının en yetkin varlık olduğu düşünülemez. Çünkü zihnin böylesine yetkin bir varlıktan haberdar olması, onun bu düşünceyi kendiliğinden edinmediğini de ortaya koyar. Zihin kendi varlığından bile kuşku duyarken, bu denli yetkin bir varlığın idesini kendisinde taşıyamaz, yani zihnin kuşku hâlinde kavrayamadığı Tanrı idesi, sonradan fark edilemez. Öyleyse bu düşünceyi zihne yerleştiren bir Tanrının varlığı kabul edilmelidir.( Descartes'in dindar bir adam olduğu bence göz önünde bulundurulmalıdır. Ve Descartes 16. yüzyılda yaşamış bir insandır ve o dönemde evrim hakkında bugünkü kadar bilgi yoktu. Descartes şuan yaşasaydı felsefesi nasıl olurdu bilemeyiz.)
Link veremeyeceğim ama bu başlık altındaki bir podcast/videodan yararlandım: Descartes ve Örümcek Adamın Maskesi
Buraya kadar olan kısmı size bir fikir olması açısından yazdım. Benim düşüncem tanrı fikri atalarımızın korkularıyla ortaya çıkmış birşey. Ben agnostiğim çünkü bunu bilemeyeceğimizi düşünüyorum. İlk başta "uyduruk birşey işte, bir sığınma yolu vb." fikirlere kapılıyorsunuz ama sonra "neden olmasın ki" diyorsunuz. İki tarafın da çok fazla dayanağı yok. "Hiçbir" demiyorum, "çok fazla" diyorum.
Bence bu biraz felsefe işi, ve felsefe de soyut. Elle tutulur birşey yok yani, ama akıllıca düşünebilen kişiler için bunlar değerli diye düşünüyorum.
Epiktetos da bu konuya değinmiş bir filozoftur, Sokrates gibi onun da yazılı bir eseri yoktur ama bi' öğrencisinin onunla ilgili yazdıklarını ve onun alıntılarının da olduğu kitabı okuyabilirsiniz.
238 görüntülenme