Spoiler:
"Son sahneden itibaren tüm film boyunca kendi otoritesini temsil etmiş ve sistemden bağımsız olarak kendi düzenini yaşatmaya çalışmış Aga, artık aga değildir. O da tıpkı herkes gibi bir marabadır. Kendi sistemi onu sindirmiş ve soyutlanmaya çalıştığı toplumun bir parçası haline gelmiştir. Tek sorumluluğu kendi karnını doyurmak olan, koca koca binaların arasında kendi küçük dünyasını kurmaya çalışan diğer marabalar gibi bir marabadır. Artık ne çizmesi vardır ne bastonu. O da senin, benim gibidir."
Öte yandan filmin diyecekleri burada da bitmez.
"Onu bu sistemde yaşamaya iten son şey de yine Aga'nın düzeninden bir parçadır: Kiraz Hanım."
Bence bu filmin en sosyopolitik mesajı Feodalizm eleştirisi değildir, aksine tam tersi şekilde modernizm ve kentleşme sürecinde insanın rolüdür. Filmin sonunda Aga ağalığının minnacık bir kısmıyla yaşamaya devam etmektedir. Tıpkı herkes gibi. Bir noktadan bakınca hepimiz birer Züğürt Ağa'dan ibaretiz. İçinde bulunduğumuz yere ayak uydurmaya çalışırken kendi "ağalığımızı" yaşatmaya çalışıyoruz.