Hikaye, Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde, Trablusgarp ve Balkan Savaşları'nda gazi olmuş, idealist ve vatansever bir subay olan Binbaşı Ali Rıza'nın gözünden anlatılır. Ali Rıza, savaşların yıkımından sonra memleketine dönmüş, ancak yeni kurulan Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki karmaşa ve değişimlerle yüzleşmek zorunda kalmıştır. Geçmişin anıları ve savaşın izleri zihninden hiç silinmemiştir.
Bir dönemde yolu, Ezidi inancına mensup, genç ve güzel bir kız olan Zennure ile kesişir. Zennure, kendi cemaati içinde bile dışlanmış, farklı bir kaderin eşiğinde olan biridir. Ezidi toplumu, yüzyıllardır süregelen önyargılar, yanlış anlamalar ve baskılar nedeniyle zorlu bir varoluş mücadelesi vermektedir. Roman, Zennure'nin ve Ezidi cemaatinin yaşadığı bu dışlanmışlığı ve maruz kaldıkları haksızlıkları çarpıcı bir şekilde gözler önüne serer. Ali Rıza, Zennure'nin hikayesine dahil oldukça, hem Ezidi inancının bilinmeyen yönlerini öğrenir hem de kendi değer yargılarını sorgulamaya başlar. Hikaye ilerledikçe, Zennure'nin geçmişindeki sırlar, yaşadığı travmalar ve kaderiyle mücadelesi daha da belirginleşir. Ali Rıza'nın karakteri ise, bir yandan vatanına olan bağlılığını korurken, diğer yandan insani duyarlılığı ve adalet arayışıyla öne çıkar. Roman, dönemin çalkantılı siyasi ve toplumsal atmosferini, özellikle Anadolu'nun ücra köşelerindeki hayatları, gerçekçi bir dille yansıtır.
Hikaye, Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde, Trablusgarp ve Balkan Savaşları'nda gazi olmuş, idealist ve vatansever bir subay olan Binbaşı Ali Rıza'nın gözünden anlatılır. Ali Rıza, savaşların yıkımından sonra memleketine dönmüş, ancak yeni kurulan Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki karmaşa ve değişimlerle yüzleşmek zorunda kalmıştır. Geçmişin anıları
... Daha fazla göster