Kitap, Uygurların, İkinci Göktürk Kağanlığı'nın mirası üzerine kendi egemenliklerini nasıl inşa ettiklerini anlatarak başlar. Uygurlar kısa sürede, Çin İmparatorluğu'nu bile etkileyebilecek kadar büyük bir bozkır imparatorluğuna dönüşürler. Bu dönemde Uygur orduları, sadece Çin'e karşı değil, diğer bozkır kavimlerine karşı da üstünlük kurarak Orta Asya'da hâkim güç haline gelir. Eserin en çarpıcı kısımlarından biri, Uygurların Maniheizm dinini kabul etmeleri ve bu kararın sonuçlarıdır. Maniheizm, göçebe yaşam tarzından farklı olarak yerleşik kültürün gelişmesine zemin hazırlamış ve Uygurları Çin'den Batı'ya uzanan ticaret yollarının (İpek Yolu) kültürel taşıyıcısı haline getirmiştir. Kitap, bu dini ve kültürel dönüşümün, Uygur toplum yapısında yarattığı değişimleri detaylandırır. Ancak bu güçlü yapı, 840 yılında Kırgız saldırıları sonucu beklenmedik şekilde sona erer. Kitap, bu dramatik yıkılışa giden iç ve dış etkenleri analiz ederek, Uygurların buradan sonraki coğrafyalara (özellikle Turfan ve Kansu bölgelerine) nasıl dağıldıklarını özetler.
Kitap, Uygurların, İkinci Göktürk Kağanlığı'nın mirası üzerine kendi egemenliklerini nasıl inşa ettiklerini anlatarak başlar. Uygurlar kısa sürede, Çin İmparatorluğu'nu bile etkileyebilecek kadar büyük bir bozkır imparatorluğuna dönüşürler. Bu dönemde Uygur orduları, sadece Çin'e karşı değil, diğer bozkır kavimlerine karşı da üstünlük kurarak Orta
... Daha fazla göster