Kitap, "mutlak"ın (absolute) imkansızlığı üzerine inşa edilmiş bir düşünce yapısı sunar. Žižek'e göre, cinsellik sadece biyolojik ya da toplumsal bir fenomen değil, insan varoluşunun temel bir aporiasıdır. O, cinselliği, Hegelci diyalektiğin ve Lacan'ın öznel boşluk kavramının bir tezahürü olarak ele alır. Cinsellik, tam olarak tamamlanmamış bir anlatı, bir başarısızlıktır; bu başarısızlık ise insani öznenin yapısında kurucu bir öneme sahiptir.
Žižek, bu fikirlerini şu sorular etrafında geliştirir:
-Cinselliğin insan varoluşundaki yeri nedir?
-Hegelci "mutlakın" şeklini alan ama başarısız olan bir cinsellik anlayışı nasıl düşünülebilir?
-Bu başarısızlık, özgürlük ve etik kavramlarımızı nasıl etkiler?
Kitap boyunca, Žižek, metafiziği cinsellik ve etik üzerinden yeniden tanımlamaya çalışır. "Mutlak" kavramını yeniden ele alırken, başarısızlığı bir çöküş yerine yaratıcı bir potansiyel olarak görür.
Hegel'ın diyalektiği, Žižek'in düşünce yapısının merkezinde yer alır. Hegel, "mutlakın" ancak kendi başarısızlığı içinde bir anlam taşıdığını savunur; bu, Žižek'in cinsellik anlayışıyla çok yakından ilişkili bir bakıştır. Cinsellik, tıpkı Hegel'in "kendinde ve kendisi için varlık"ı gibi, tam anlamıyla tamamlanamaz ve bu eksiklik, onun varoluşuna anlam katar.
Lacan'ın psikanalizi ise Žižek'in bireysel özneye dair kavrayışını besler. "Büyük Öteki" kavramı, cinselliğin hem toplumsal hem de bireysel boyutlarının nasıl bir yetersizlikle belirlenmiş olduğunu anlamamıza yardımcı olur. Bu yetersizlik, bireyin düşünce ve arzu dünyasında yaratıcı bir gerilim oluşturur.
"Sex and the Failed Absolute", hem kapsamlı entelektüel bir eser hem de belirli bir çaba gerektiren bir okuma deneyimidir. Ancak kitap, Zizek'in bazı metinlerinde görülen "gereksiz karmaşıklık" sorunundan tamamen azade değildir. Felsefi jargon ve çoklu referanslar, zaman zaman kitabın ana tezlerini takip etmeyi zorlaştırabilir. Bununla birlikte, bu eser, metafizik ve etik konularına dair benzersiz bir bakış sunar ve Žižek'ın felsefi yeniliğini tam anlamıyla gözler önüne serer.
Kitabın en etkileyici yanı, cinsellik üzerinden insan varoluşunun derin aporilerini açığa çıkarması ve bu başarısızlığı pozitif bir potansiyel olarak yeniden çerçevelendirmesidir. Zizek, "başarısızlığı" şok edici bir biçimde yorumlayarak, okuyucuyu geleneksel metafizik kavrayışından uzaklaştırır ve ona yeni bir etik anlayışın kapılarını açar.
"Sex and the Failed Absolute", Slavoj Žižek'in entelektüel cesaretini ve yaratıcılığını yansıtan bir eserdir. Hem metafizik hem de etik açıdan derin sorular sorarken, okuyucuyu alışılmadık bir zihinsel yolculuğa çıkarır. Kitabı okumayı tamamlayanlara Žižek'in "Less Than Nothing: Hegel and the Shadow of Dialectical Materialism" eserini de öneririm; bu eser, "Sex and the Failed Absolute"un temel fikirlerini daha geniş bir bağlamda ele alır.