ABD ve Avrupa'da çok yoğun kullanılsa da ülkemizde "savaş" konseptli filmler yok denecek kadar az çekilmiştir. Memleketin özel durumu bir yana, işte Nefes filmi de, konuyu ele alış biçimi açısından bir ilk sayılabilir. Bu film, güneydoğu'da Irak sınırına yakın bir ilçedeki komando tugayında bulunan ve 2365 metre yükseklikteki Karabal Tepesi'ndeki röle istasyonunu korumakla görevlendirilen bir yüzbaşı komutasındaki 40 askerin hikâyesi aktarmaktadır. Buz gibi sulardan geçtiler, tepelere tırmanıp, yamaçlardan indiler. Güneşte kavruldular, iki gün iki gece. Ellerinde tüfekleri. Sırtlarında evleri. Yüreklerinde sevdikleriyle. Sınır nedir, neresidir bilmezdi çoğu. Emir almadıkları, emir de vermedikleri bir hayattan, her şeyi emirle yaptıkları bir hayata geçtiklerinde sınırları da gördüler. Mevzilerde beklediler. Korudukları telsizden analarıyla, babalarıyla, sevgilileriyle görüşebilmek için telefon sırası beklediler. Kendilerini neyin beklediğini bilmeden günlerce, aylarca beklediler Karabal Tepe'de. Hakan Evrensel’in Güneydoğu’dan Öyküler adlı kitabının uyarlaması olan film için Tahtalı Dağı’nda bir karakol kurulmuş ve oyuncuları Türkiye’nin farklı konservatuarlarında okuyan öğrencilerden seçilmiştir.
ABD ve Avrupa'da çok yoğun kullanılsa da ülkemizde "savaş" konseptli filmler yok denecek kadar az çekilmiştir. Memleketin özel durumu bir yana, işte Nefes filmi de, konuyu ele alış biçimi açısından bir ilk sayılabilir. Bu film, güneydoğu'da Irak sınırına yakın bir ilçedeki komando tugayında bulunan ve 2365 metre yükseklikteki Karabal Tepe
... Daha fazla göster