Seriyi tekrar izlemeye gerek yok diye kendimce inat ettim ama Fallout'u canım çekti diyip izledim ve arkasından da bunu izlerken buldum kendimi. Sonra lanet olsun tekrar izlemek istiyor canım diyip baştan başladım. Mission: Impossible öyle güvenli alan hissettiren bir seri benim için ve her zaman derim ideal bir aksiyon filmidir. Bu film de seride birçok açıdan yeni bir döneme geçiş filmidir ve benim için seride özel bir yere sahiptir. Her şeyden önce, seriye takımda köstebek var diye başlandı ama ilerlemenin geldiği noktada artık bunlar yeterli olamazdı ve artık kurumsallaşmış bir köstebek oluşum lazımdı. Bu film bunu verdi. Sonralıkla, Ethan'a eşlik edecek ve Catwoman ya da Irine Adler fonksiyonu verecek bir dişi izdüşüm lazımdı, Ilsa Faust.
Rebecca Ferguson ile birleşerek Ilsa Faust karakteri de gördüğüm en ideal dişi ajan profilidir ve Ethan'a en yakın saha profesyonelidir. Seriye kattığı hava muazzam oldu ve adeta seviye atlattı diyebilirim. Bunların yanında analist rolünde Jeremy Renner da güzel bir hava veriyor takıma. Tüm bunların karşısında Ethan'ın antagonist izdüşümü Sean Harris oyunculuğuyla Lane karakteri her şeyin zorlaşmasını ve senaryonun muazzamlaşmasını sağlıyor. Fallout için dediğim gibi, Oscar'ı yönetmen Christopher McQuarrie muhtemelen bütün bunların mimarıdır. Bu filmle seri onun ellerine geçti ve açıkçası son filmi düşük bulsam da geride böyle muhteşem 2 film bıraktığı için güvenim tam ilerliyor.