Roman, 19. yüzyılda yaşayan Graham’ın, açıklanamayan bir uyku hastalığına yakalanmasıyla başlar. Graham uzun bir uykuya dalar ve iki yüz yıl sonra, 21. yüzyılın Londra’sında gözlerini açar. Uyuduğu sürede, malları ve yatırımları çeşitli kurumların eline geçmiş, bu servet zamanla katlanarak büyümüş ve Graham, kendi iradesi dışında geleceğin dünyasında devasa bir ekonomik imparatorluğun sahibi haline gelmiştir. Graham uyandığında, toplumun katı bir şekilde sınıflara ayrıldığını görür. Bir yanda refah ve lüks içinde yaşayan yönetici sınıf, diğer yanda sefalete zorunlu bırakılan, emeği sömürülen geniş bir işçi kitle vardır. Teknoloji gelişmiştir; gökdelenler, uçan makineler, devasa kalabalıklar ve modern iletişim araçları şehri doldurur. Ancak bu gelişmeler, eşitliği değil, daha derin bir toplumsal uçurumu beraberinde getirmiştir. Graham, kendisinin adeta bir “uyuyan efendi” olarak sembolleştirildiğini, büyük kitlelerin ona kurtarıcı gözüyle baktığını fark eder. Ne var ki, mal varlığına ve ismine el koymuş olan iktidar odakları, Graham’ın kendi otoritelerini sarsmasından korkmaktadır. Bu nedenle onu kontrol altında tutmaya, gerekirse yönlendirmeye çalışırlar. Roman ilerledikçe Graham, işçilerin özgürlük ve adalet mücadelesine tanık olur. Başta yabancısı olduğu bu dünyanın çelişkilerini anlamaya çalışırken, zamanla iktidar hırsı, toplumsal sorumluluk ve kişisel özgürlük arasında bir tercih yapmak zorunda kalır.
Roman, 19. yüzyılda yaşayan Graham’ın, açıklanamayan bir uyku hastalığına yakalanmasıyla başlar. Graham uzun bir uykuya dalar ve iki yüz yıl sonra, 21. yüzyılın Londra’sında gözlerini açar. Uyuduğu sürede, malları ve yatırımları çeşitli kurumların eline geçmiş, bu servet zamanla katlanarak büyümüş ve Graham, kendi iradesi dışında geleceğin dünyasın
... Daha fazla göster