DENEME HAKKINDA BİR YANILGI
Deneme kelimesinin ne yazsan olur yeter ki “dene” der gibi bir algısı var.
Tür olarak deneme, bir Rönesans armağanı. Montaigne gibi kalemi ile öznelliğin dibini de bulsa Bacon gibi nesnellik kaygısını da öne çıkarsa işin bir ucunda bireyciliğin doğuşu var.
Montaigne tabii ki tür için “deneme” kelimesini kullanmamış. O, Fransızca ‘essai’ demiş ki bu kelime kökeni itibarıyla Latince ‘exagium’, ‘exigere’ kelimelerinden gelmekte. Fransa’da ‘essai’ kelimesi, ilk önce Bordeaux Parlamentosu danışmanı tarafından kullanılmış. Deneme kelimesi ise Nurullah Ataç’tan yadigâr. (Bu noktada Ataç’ın ismiyle aynı cümle içinde yadigâr kelimesinin kullanılmış olmasına nasıl da sinirleneceğini, küplere bineceğini gözünüzde canlandırmanızı rica ediyorum.) Türkçede önceleri bunun için ‘bend’, ‘tecrübe-i kalemiyye’, ‘kalem tecrübesi’ gibi terimler kullanılmış, zamanla ‘denemek’ fiilinden türeyen ‘deneme’ terimi yerleşmiş. Deneme türü için tercih edilen kelimeler bir kolaylık vadediyor sanki. Ne yazsan olur yeter ki “dene” der gibi bir algısı var. Sen yazadur kalemin yaza yaza tecrübe kazanır nasılsa rahatlığı veriyor insana. Ne yazsan uyar diyebileceğimiz bir türe dönüşüyor deneme. Oysa deneme türü ile tam tersine hayatla sınanmış, tecrübe edilmiş, bedeli ödenmiş bir yazı türüdür bahsedilen. Rastgele izlenimlerle yazılan savruk metinlere “deneme” demek bu türe yapılan en büyük kötülük. Böylesi metinlere deneme yerine değini dememiz gereken yazarlara kulak vermemiz gerekir bence.
“Deneme nedir?” sorusunun cevabı ise tam tersine bir zorluk içeriyor. Bu yeni bir zorluk da değil. Mesela Cemal Süreya da zorlanmış denemeyi tanımlamaya çalışırken: “Denemenin tanımı biraz da asliye mahkemelerinin tanımına benziyor. Bilindiği gibi, Hukuk Usülü yasalarında, bu mahkemeler ‘öbürlerinin görevleri dışında kalan işlerle uğraşır’ diye tanımlanmaktadır. Oysa en geniş alan yine asliye mahkemelerinde kalır. Bir yazı ‘edebi’ olacak, yani yine de şiir, roman, öykü, eleştiri olmayacak, ayrıca bilimsel kesinlik taşımayacak: işte deneme! Tanımda ‘ne değilse o’ yöntemi uygulanır yani.” demiş şairimiz.
Kusmaya varan samimi iç dökmelerle yahut lirik cümle savrulmalarıyla deneme türü arasındaki sınırı iyi çizmemiz gerekiyor öncelikle. Deneme, ne anlattığından çok nasıl anlatıldığına yani dilin nasıl inşa edildiğine ilişkin incelikler gerektiren bir tür. Üslupsuzluk bu türde kalmayı neredeyse imkânsız kılmakta. Zira “deneme” bir üslup inşası esasen.
“Deneme-yanılma” ikilemi içinde kotarılabilecek bir tür değil deneme.
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 05/05/2024 16:49:19 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/11779
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.