Bir Mektup.
...
Şimdi ne istiyorum ve gerçekte ne istiyorum, sorularına aynı yanıtı veriyorsanız tebrik ederim anın içinde var olmayı keşfedebilecek kadar irade kontrolüne sahip olmuşsunuz. Peki şimdi istedikleriniz aslında bir kaçıştan ibaretse ve gerçekte istediklerinizle örtüşmüyorsa? Bu durumda sizin içinizdeki karmaşayı çözecek olan durum nedir sizce?
Hepimiz çoğu kez çok yaralar alıp bazen hayattan uzaklaşma isteği duyuyoruz. Konuşmak istemiyoruz, uyumak istemiyoruz ya da tam tersi çok konuşmak ve çok uyumak istiyoruz. Sıralayabilirim örneğin çok kahve seven biri olarak kahveyi istemez hale gelecek kadar isteksizleşiyor, tükeniyoruz. Farkındaysanız çoğumuz tükeniyoruz. Kendimizi o kadar harcayıp, koşturtup yoruyoruz ki tükeniyoruz. İnsan kendi kendini tüketirken neden kendi kendini üretmenin bir yolunu bulmuyor. Mizah severler için güzel bir cümle ama buradaki mantığı anlayanlar için kocaman bir alkış almak istiyorum. Neden hep tüketilmeye meyilliyiz? Tüketmekten başka bir şey mi öğrenmedik yoksa bir şeyleri ölçüsüz kitapsız anlık isteklerle peşinden koşarak elde etmenin bizde uyandırdığı heyecana mı kapılır olduk? Ya da hepimiz birbirimizi mi taklit ediyoruz? Fark ettiniz mi hiç herkes her şeyi aynı şekilde yaşıyor veya aynı süreç içinde (evrensel olgular pek tabii olacak) tıpkısının aynısı şeklinde ilerliyor. Belki de tüketilmemizin temelinde elimizden alınan bir yeteneğin kaybı vardır: Yaratıcılık.
Hiç kayıplarınız oldu mu hayatta? Bu bir insan, arkadaş, sevgili veya herhangi bir şey; ilişki, başarı, saygınlık gibi. Hiç yas tuttunuz mu beraberinde? Durup hayatı gıdım gıdım izleme şansınız oldu mu? Ben depresyondayım görünümüne girip kendinize izin verdiniz mi kötü olmaya? Yoksa hep düzeltmek mi istediniz bir şeyleri? Sessizleştiniz mi yavaş yavaş? Ne olursa olsun devam etme kararı vermiş o cesur insanlardan olmak isterken ne yaptığını bilmeyen ve aslında hiç istemediği durumların ortasında kalan bir kaşife mi döndünüz?
Ben cevaplayayım. Kayıplarım oldu. Yas tutmayı reddettiğim geceler hatta aylar oldu. Uyumadım çoğunlukla sonra durup bayıldığımda oldu, kalbimin anlık çarpışlarıyla kendimi kaybedecek olmaktan da korktuğum oldu. Depremle arkadaşlıklarım, ilişkilerim, başarılarım kayboldu. Güvenim de öyle. Sarsıldım. Kendimi görmek için epeyce sarsılmam gerekti. Gördüm. İçimdeki küçük kız çocuğunun hala saf duygularla, planlarla ilerlemek istediğini keşfettim. Sevgisizlikten, sessizlikten, kendinden yorulmuş küçük kızın aynadaki yetişkin haline bakıp "seni bu kadar güzel görebileceğimi beklemiyordum" diyerek ağladığına şahit oldum.
Her yanım dramatikleştirilmiş anekdot oldu. Hayır, değil. Ben şimdi ne anlatmaya geldiğime başlayayım. Anlık yaşamak ile anı yaşamak arasındaki farkı ben yas ile fark ettim. An o kadar uzunmuş ki anlık kavramının geçiciliği içinde aslında sürecin içinde kalındığında bir dakikanın bile sonsuz bir döngüsü olduğu gerçeği varmış. İhtimaller de bu sayede çıkmış ortaya zaten matematikte.
Anı yaşamayı ben Aralık'ta keşfettim. Bir hayal kırıklığıyla. Kocaman bir dengesizlik yarattı. Dengemin olmadığını öğrendim. Hayatla o kadar yarışır haldeymişim ki hayat beni kendi içine alsın diye elimden gelen her şeyi yaparken hayatın bana sunacaklarını da elimle ittiğimi anladığım bir veda ayı olmuştu. Anlık isteklerimin peşinde planlar yaparken ardı sıra aslında anı nasıl kaçırdığımı anlamış oldum. Durup aslında biraz da "Ya ben varmışım" dediğim bir bakış açısına sahip oldum. Ben nefes alıyormuşum, nefes burnumdan geliyormuş, ayaklarım adım atıyormuş, saçlarım yıpranmış krem ne kadar da sıcacıkmış (bir terapi yöntemi olarak temas ve şimdi şuanda).
Anlık isteklerimin içinde kaybolmuşum. Süreci küçücük saliselerde yaşamak isterken kocaman dakikaların sağlayacağı sürprizleri yok saymışım. Anlık iradesizliklerimin bedeli anı öldürüp günümü mahvederek geçirmekmiş. Şimdi ne yapmalı bilmem ama bu farkındalık bir şey yaptırır, eminim. Bu sıradan bir blog yazısı. Burada zaman zaman yazdıklarımdan. Yazıp bir şeylerin değişmesini istediğim o yazılardan. Örneğin hayatımın değişmesini istediğim yazılarımdan biri. İlhamın kalbime tekrar gelmesini istediğim bir yazı. Hissedebilmenin eminlik sağladığı, artık korunacak bir zarar var diye düşünmeden bazen savunmasız-güçsüz kalabilecek kadar sağlam temellerin olduğu hayatın var olmasını istediğim bir yazı. Karmaşık, evet. Hepimiz de şuan öyleyiz ama her şey illaki çözülecektir çünkü kader ve evrenin işleyişinde (parallelikleri de dahil edersek) her zaman her ihtimal mümkündür. Bu ihtimal 0,01% dahi olsa o 0,01'lik dilimin ne büyük etki yarattığını bilemeyecek kadar mucizelerle sarılıdır hayat. Çok kez şahit oldum buna. Kelebek etkisi de tam budur. Nefes al-nefes ver ve biraz dinlendikten sonra devam et; bu sefer sürecin içinde, bilinçli ve odaklı bir şekilde.
Sevgilerimle,
Ayşegül.
- 2
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 30/04/2024 17:11:20 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/17362
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.