Mustafa Kemal tıpkı Lenin gibi, Birinci Dünya Savaşı’nın ülkesinde eski düzen temsilcilerini maddi ve manevi açıdan yıpratmasından yararlanarak, evrimim henüz zorunlu kılınmadığı yeni bir toplumsak-siyasal düzemi yaratacak süreçleri harekete geçirmiştir. Lenin, Rus ordusunun perişan olması sayesinde, küçük, ama iyi örgütlü bilinçli bir güce dayanarak siyasal iktidarı ele geçirirken; Mustafa Kemal, ülkesini düşman işgalinden kurtarmanın kendisine kazandırdığı olağanüstü etkiyi kullanarak devrimi gerçekleştirmiştir… Mustafa Kemal, liberalizm ve sosyalizmden yararlanarak Türkiye’nin koşullarına göre oluşturmaya çalıştığı devrimci ideolojinin dogmalaşma olasılığını önlemeye çalışmaktadır. İdeolojik kalıplaşmanın hızlı bir değişim süreciyle bağdaşmayacağını vurgulayarak, bir anlamda ‘sürekli devrimcilik’ anlayışının öncülüğünü yapmıştır. Bazılarının ileri sürdüğünün tersine, Kemalizm’in ideolojisi vardır, ama ‘öğretisi’ (doktrini) yoktur.