Temas kur, dinle, sabret
İyi argümanlar aşırılığı defedebilir.
Yakın arkadaşlarıma soracak olursanız çoğu benim samimiyetle sürdürdüğüm inançlarımın açıkça yanlış ve hatta saçmalık olduğunu söyleyecektir. Ki bunu yüzüme söyledikleri de olmadı değil. Peki nasıl oluyor da hâlâ arkadaşlığımızı sürdürebiliyoruz? Bu soruya vereceğim cevap arkadaşlarımın da benim gibi felsefeci olmasından ve felsefecilerin deliliğin sınırlarında gezen fikirlerle uğraşmayı öğrenmelerinden geçiyor. Bir iddiamı dile getirirken açıklamalar yapıyor, argümanlar getiriyorum. Onlar da beni sabırla dinliyor ve benim görüşlerime karşılık kendi argümanlarını veriyorlar. Böylece argümanlar yoluyla gerekçelerimizi takas ederek birbirimize saygımızı gösteriyor ve birbirimizi biraz daha iyi anlayabiliyoruz.
Bu türden bir anlaşmazlık normalde mümkün olmasa da felsefeciler bu manada biraz anormaldir. Yine de bazı örnekler bize bu tarz (diyaloga yönelik) engelleri ortadan kaldırabileceğimize dair umut veriyor.
Meşhur bir örnek de memleketim Durham, Kuzey Carolina’dan iki insanın, Ann Atwater ve C.P. Ellis’in başına gelenlerdir. Osha Gray Davidson’ın da The Best Of Enemies kitabında aktardığı, 2019’da beyaz perdede izlenecek hadiseler. Atwater bekar yoksul bir siyah kadın olarak o günlerde Operation Breakthrough adlı siyahların yaşadığı yerel mahallelerin yaşam kalitesini yükseltmeye çalışan bir organizasyon yürütüyordu. Öte yandan Ku Klux Klan’ın gururlu bir mensubu, örgütün ulu tepegözlerinden biri olan Ellis ise yoksul beyaz bir aile babasıydı. Birbirine daha uzak iki insan olamazdı. İlk başlarda Ellis siyah mahallelerinde düzenlenen toplantılara silahlı adamlarla geliyordu. Aralarındaki vaziyet öyleydi ki, bir keresinde Atwater ona bıçak sallamış ve arkadaşları tarafından ancak zaptedilmişti.
Tüm bu karşılıklı öfkeye karşın, mahkemeden Durham’da devlet okullarının entegrasyonuna dair karar çıktığında Atwater ve Ellis bu konudaki uygulamaları tartışmak üzere bir çalıştayda Temmuz 1971’de günlerce süren bir dizi tartışmayı birlikte yürütmekle sorumlu tutulmuşlardı. Nasıl bir yol izleyeceklerini planlamak için bir araya geldiler. Birbirlerine sorular sordular. Birbirlerini dinlediler. Cevaplarını gerekçelendirdiler. Atwater Ellis’e entegrasyona niçin karşı çıktığını sordu. Ellis çocuklarının iyi bir eğitim almasını istiyordu ancak entegrasyonun okulları mahvedeceğini düşünüyordu. Atwater muhtemelen ona ırkçı diye bağırmak ve oradan ayrılmak isterdi. Ama öyle yapmadı. Bunun yerine onu dinledi ve kendisinin de çocuklarının iyi eğitim almasını istediğini söyledi. Sonrasında Ellis de ona siyahilerin konutlarını geliştirmede niçin bu kadar istekli olduğunu sordu. Atwater bu soruyu arkadaşlarının daha iyi evlerde daha iyi hayatlar sürmelerini istediğini söyleyerek cevapladı. Ellis de benzer bir şeyi kendi arkadaşları için isterdi.
Birbirlerinin gerekçelerini dinledikçe ikili benzer temel değerleri paylaştıklarını fark etmiş oldu. Her ikisi de çocuklarını seviyor, kendi komünitelerinin düzgün şartlarda yaşamasını istiyordu. Ellis sonradan şöyle anlatıyor:
“Önceleri Ann Atwater benim gözümde yeryüzündeki en cani siyah kadındı. Ama bildiğiniz gibi bir gün oturduk ve bir iki saat konuşma şansı yakaladık. Gördüm ki o da tıpkı benim gibi kendi çevresine yardım etmeye çalışıyordu.”
Paylaştıkları ortam zemini fark etmek entegrasyon sürecinde uyum içinde çalışmalarına olanak sundu. Büyük oranda başarılı da oldular.
Bu başarı çabucak ya da kolayca elde edilmedi tabi. O çalıştay tam on gün boyunca uzun saatler ateşli tartışmalara sahne oldu. Elbette burada işverenlerinin onlara ücretli izin vermesi de önemliydi, aksi takdirde işlerinden bu kadar süre vakit ayıramazlardı. Ayrıca bu iki insan zeki ve sabırlı olmanın yanı sıra birlikte çalışmaya da istekli istisnai kişiliklerdi. İşte bu tip durumlar gösterdi ki azılı düşmanlar dahi yakın çalışabilir ve komüniteleri için önemli işlere imza atabilir.
Aynısı bugünün özgürlükçüleri ve muhafazakârları arasında niçin olamasın ki? Doğrusu politika sahnesinin her iki ucunun da aşırıları çoğunlukla kendi yankı odalarında gizleniyor, homojen ortamlarından dışarı adım atmıyorlar. Diğer tarafın söylediklerini asla dinlemiyorlar. Güç bela çıkacak olduklarında ise internet retorikle dolup taşıyor; sloganlar, küfürler, alay etmeler… Argüman verme zahmetine giriştiklerinde de görüyoruz ki argümandan saydıkları şeyler onların hislerinden ve topluluklarına bağlılıklarından fazlası değil.
Kötü argümanların yükselişi inkâr edilemez olabilir ama önlenemez de değil. Ender de olsalar, Atwater ve Ellis’inki misali değerli örnekler politik kutuplaşmayı felsefenin araçlarıyla nasıl önleyebileceğimizi gösteriyor.
Bunun için ilk adım temas kurmak. Felsefeciler savundukları görüşlerini geliştirebilmek için konferanslara katılır ve eleştirileri dinlerler. Atwater ve Ellis’in yaptıkları da bir nevi buydu. İkili, çalıştayda birlikte nasıl çalışabileceklerini masaya yatırmak için toplantılar yaptı. Hepimizin önemini fark etmesi gereken bir şey var: muhaliflerimizi can kulağıyla dinlemek. Ve de kendi mahallemizdeki rahatlığımızı bozmamıza ya da sevdiğimiz sosyal medya mecralarından uzaklaşmamıza mal olsa da muhaliflerimizle konuşmayı öğrenmemiz gerek.
İkinci olarak soru sormayı öğrenmeliyiz. Sokrates’ten bu yana felsefeciler cevaplarıyla olduğu kadar sorularıyla da nam saldılar. Atwater ve Ellis de eğer ki birbirlerine sorular soruyor olmasaydı biri diğerinin en çok önemsediği şeyin çocukları ve fakirliğin giderilmesi olduğunu bilmeyeceklerdi. Doğru soruları uygun biçimde sorarak ortak değerlerimiz olduğunu fark edebilir, muhaliflerimizi yanlış anlamaktan kurtuluruz.
Üçüncüsü, sabır göstermeliyiz. Biz felsefecilerin aylarca tek bir konuyu anlattığı oluyor. Benzer bir şekilde, Atwater ve Ellis’in birbirlerini anlaması ve hak vermesi de bir çalıştayda on gün geçirmeleri sonucunda mümkün olabilmişti. Topluluğun diğer üyelerinin diledikleri gibi konuşabilmelerini de sağladılar. Tıpkı iyi bir öğretmenin, farklı bakış açısına sahip öğrencileri birbiriyle konuşturması gibi.
Dördüncüsü, argümanlar vermemiz gerek. Bir fesefecinin tipik tutumu iddiası lehinde gerekçelere sahip olmasıdır. Bu bağlamda Atwater ve Ellis’in de fikirlerini ortaya atmakla yetinmediğini söylemeliyiz. Neden bu fikirlere sahip olduklarını açıklarken çocuklarının ve komünitelerinin somut ihtiyaçlarına atıfta bulundular. Tartışmalı hususlarda iki taraf da kanıt ve gerekçelerini argümanlar vererek paylaşmayı bildiler.
Bunca yol da ha deyince kat edilmiyor. Ancak kitaplar ve çevrimiçi kurslar -özellikle felsefe alanındakiler- bize iyi argümanın ne olduğunu, nasıl geliştirilebileceğini öğrenmede yardımcı olabilir. Diyalog yoluyla, soru sorarak, sabır göstermek ve argümanlar vermek gibi gündelik pratik yollarla öğrenmemiz de mümkün.
Yine de herkese ulaşmamız mümkün değil. En iyi argümanlara dahi sağır kesilecek pek çok kulak olabilir. Hemen argümanları işe yaramaz olarak genellemek de olmaz tabi. Denilenleri düşünmeye açık ılımlı insanlar da var. Benzer şekilde, ender de olsa karmaşık ahlaki ve politik tartışmalarda bir tarafı olmadığını kabul edebilen insanlar da var.
Buradan çıkarılacak iki ders var. Birincisi, ne kadar zor olsa da Atwater ve Ellis gibi aşırı uçlarda olan insanlara ulaşmaya çalışmaktan geri durmamalıyız. İkincisi, ılımlı kişilere ulaşmak daha kolay olduğundan öncelikle onlarla akıl yürütmeyi denemek daha makuldür. Daha açık fikirli kişilerle görüş alışverişi yapmak hem argümanlarımızı hem de onları sunma biçimimizi geliştirmemize katkı sağlar. Bu iki ders toplumsal yaşama ket vuran kutuplaşmayı engellemede üzerimize düşeni yapmamızda kilit rol oynayacaktır.
- 1
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 06/05/2024 12:17:38 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/11568
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.